Bizi Allah korumuş

A -
A +
“Bu badireden kurtulduk ya, av mav yapacak hâlimiz kalmadı, geldiğimiz gibi gidelim...”
 
Heyecanla uyanıp “Ne oldu?” dediğimde “Kirve, ben acıkmışım” dedi. Yiyecekler benim çantada, ekmekler onun çantasındaydı. Çıkardı, bir ekmeği bölüştük. Bu arada “Beni çok korkuttun” dedim. “Kusura bakma” dedi. Tekrar yattık...
Sabahleyin erkenden uyandım. Bir seferinde beraber geldiğimiz arkadaşım Mümtaz ile oraya bir namazgâh yapmıştık. Namazı orada kıldım ve ruhuna da bir Fatiha yolladım. Rahmetli genç yaşında vefat etti. Her şeyi iyi idi ancak argosu biraz boldu. Sevdiğimiz için hiç kimse aldırış etmezdi. Nur içinde yatsın...
Namazdan sonra hemen dün gece yorgunluktan bıraktığımız çantayı aramaya gittim. Kirveye de biraz keven kökü toplamasını söyledim. Çünkü orada yakacak başka şey yoktur.
Kirvenin çantayı koyduğu yere vardım ki ne çanta var ne bir şey. Birkaç kere gidip geldim yok. Aşağılara doğru baktığımda ta aşağıda kaynarcanın kaynağında -ki Gülek’e giden suyun kaynağıdır- bir şey parlıyor. Hemen aklıma su içmek için çantama koyduğum kola kutusu geldi. Dedim ki: “Bu olsa olsa odur. Zar zor, düşe kalka indim ki çantam darmaduman olmuş şekilde. İçindekilerden hemen hemen hepsi dağılmış. Yiyeceklerin hepsi parçalanmış. Yırtık çantayla kalan bir-iki şeyi toplayıp götürdüm. Kerim Ağa elimdekileri görünce: “Allah bizi korumuş kirve” dedi.
Kevenleri toplamıştı. Ateşi yaktık. Gıldır-Gıldır’ın daha evvel çeşme hâline getirdiğimiz buz gibi suyundan çaydanlığı doldurduk, ateşe koyduk. Çantada nasılsa biraz çay kalmış. Şeker hiç yok. Bu sırada Hasan da geldi: “Ne yaptınız yahu, o neydi?” dedi. “Halimizi görüyorsun, dedik. Çay yapacağız şeker yok!” Hasan çobanların bir yerlere şeker sakladığını, gidip bakacağını söyledi. “Yahu sen ne yaptın” dedik. “İnan olsun bir delik buldum, girdim içine, orada uyumuşum” dedi. Gitti, şekeri bulmuş getirdi. Bu arada su da kaynadı, demledik. Şükür ekmeğimiz boldu. Benim çantada bir tek zeytin kutusu sağlamdı. Onu da katık yaparak karnımızı doyurduk çok şükür.
Kerim Ağa: “Kirve, Allah bizi bu badireden kurtardı, ona şükürler olsun. Av mav yapacak hâlimiz kalmadı, geldiğimiz gibi doğru gidelim” dedi.
Doğru söylüyordu. O dağı gezecek dizde derman kalmamıştı. Eşyaları toplayıp geri döndük. Çadırlara gelince Hasan ikramda bulunmak istedi. Yorgun olduğumuzdan teşekkür ettik. Bize birer maşrapa ayran ikram etti. Bu av maceramız da böyle bitmiş oldu...
              H. Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.