“İçleri anne doluydu…”

A -
A +
“Dudaklarımızı bahçe musluklarına ya da inşaat hortumlarına dayayıp su içerdik.”
 
Bileğimden tutardı sıkı sıkıya annem... Elimden tutarsa bir yolunu bulur kaçardım...
Yeldeğirmeni'nde kaçmıştım bir kez. Akılları çıkmış; meğer köşedeki Florya Pastanesi'nin tezgâhının altında bulmuşlar. Pastane çalışanlarının bile haberi yokmuş.
Kadıköy'de de kaçardım, çarşının sokaklarına dalardım. Caferağa'ya gidip maç seyrederdim.
Koşarak eve varırdım ondan önce… Tabii dayağı yerdim o gelince.
Ekmek çiğnerdi annem,
Taşlıbayır'ın da Düz'ün de taşları kafa gibiydi. Bütün taşlar kafam içindi. O sokaklarda paytak paytak koşarken camlardan bakanlar ne zaman düşecek diye heyecan yaparlarmış. Düşerdim... Kafamda taşlar, gözümde yaşlar; başıma bağlı tülbentler, içinde çiğnenmiş ekmekler!..
Yedirirdi annem,
Pompalı gaz ocağı üzerinde kuru köfte yapardı ekmeğin arasına. Biraz patates, biraz domates hadi yallah... Şimdiki sokak lezzetleri dedikleri şeydi ekmek araları. Kaldırım kenarlarına tünemiş her çocuğun elinde köşe ekmekler, içleri anne dolu… Avurtlarımızı oynata, ağızlarımızı şapırdata, itişe kakışa yerdik. Dudaklarımızı bahçe musluklarına ya da inşaat hortumlarına dayayıp su içerdik.
Giydirirdi annem;
Bir mağaza vardı, nefret ederdim ondan. Kazaklar, hırkalar alırlardı yünden de; batardı, dalardı her yanıma. İki gözümün yaşı durmazdı bir yere götürdüklerinde.
“- Aman da ne güzel olmuş benim oğlum...” Sözlerine bakmadan ağlardım.
Çoğu giysimi de yaptığı gibi, sevdiğim askılı kısa pantolonumu da babaannemden kalma tıkırtılı Singer'de o dikmişti.
Provaları hiç sevmezdim.
“-Dön çocuğum, dik dur bakayım, dön dedim ooğlumm.”
Sabunla çizerdi bazı yerleri, keserken öbür odadan koştururdu beni, kolay gelsin diye bağırtarak!..
Yıkardı annem;
Pazardan alınan ağaçtan meyve sandıkları parçalanmaya başladığında anlardım ki banyodaki termosifon yanacak ve yıkayacak…
Cama çıkıp çağırırdı “eve gel” diye.
- Yıkanmam ama, diye sızlanırdım.
Küçük bir tahta taburenin üzerinde oturturdu, kurnadan sıcak su, bakırdan bir tas kafamdan aşağıya…
O sabunun mis kokusu gibi tadı da güzeldi bilir misiniz?
Hâlâ odur favorim ve üç kez sabundur, değişmez tarifem.
Okurdu annem;
Öğlen uykularına yatardı çocuklar o yıllarda. Gözüm tavandaki çizgilerde, parmağımı tükürükleyip ıslattığım somon boyalı duvarda. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.