Hayatının en acı haberi!..

A -
A +
 “Hatıralarımın içinde hiç unutamadığım ve unutamayacağım birini sizlere aktaracağım...”   Avcılık ve askerlik unutulamayan iki arkadaşlıktır. Senelerdir ne ben onları unuttum, sağ olsunlar ne de beni onlar. Benim grubumda o da emekli Havacı Astsubay Hasan Otay isminde bir arkadaş da var. Asker olmamız dolayısı ile birbirimize daha da ısındık. Ailece de gidip gelir olduk. Bir kız, iki oğlu vardı. Oğlunun biri beden eğitimi hocası, diğeri de hava yüzbaşısı idi. Şarkışla’da görevli idi. Bazı şeyler babadan evlada geçermiş. Asker olan oğlu da babası gibi avcıdır. Hasan Otay Ağabeyimiz hava fotoğrafçısıdır. Askerlikteki alışkanlığını hiç unutmamış. Her ava gidişte fotoğraf makinesi omuzundan inmez. Çeşitli kareleri çeker tab etmeyi de kendi en güzel şekilde yapar arkadaşlara dağıtırdı. Albümümdeki resimlerin çoğu ona aittir. Onun başka bir meziyeti de bir aşçı kadar güzel yemekler yapmasıdır. Her avda öğle yemeğimiz pişirilen kekliklerin yanında onun enfes yemekleri de eksik olmazdı. Hele sabahleyin bize ikram ettiği enfes salebinin tadı hâlâ damağımızda. Ailece görüştüğümüzden evde de rahmetli yengemize yardım etmekten zevk alırdı. Ayrıca bir de filateli merakı vardı. Av için her zaman bir köpek beslerdi. Hemen hemen her gün dükkânıma uğrar avdan, askerlikten hatıralar anlatırdı. Hiç kimseye kırgınlık taşımaz, sevecen saygı değer bir abimizdi. Hiç unutmam bir avımızda, karlı bir günde avlanırken farkında olmaz, kalkan kekliğe ateş edince tüfek elinde parçalanır. Az çok ayrı mesafelerde avlandığımız için bize bağırdı.  Koşa koşa vardık yanına. Bir eli kanlar içindeydi. Çok şükür ölümcül bir yarası yoktu. Bize avı bıraktırmadı. Bizi getiren vasıta ile Amasya’ya döndü. Çok şükür fazla bir yarası olmadığından sonraki avlarımızda yine beraberdik. Bu sıcak ortamı Kulüp'e de taşır, akşamları yapılan avların muhasebesi yapılırdı. Bir gün ağabeyimize hayatının en acı haberi geldi. Şarkışla’daki yüzbaşı oğlu çok acıklı bir şekilde vefat etmişti. İrsiyet dolayısı ile onda da avcılık merakı vardı. O sene Şarkışla’da kar çok ve tabii av da çoktur. Avcı subay ve astsubay arkadaşları ile imkânları dâhilinde ava giderler. Yine bir cumartesi günü ava gitmişler. Akşam eve dönerken arabayı kullanan yüzbaşımız Tuğrul Bey arkadaşlarına "Arkadaşlar benim tüfeği de boşaltıverin" der. Dalgınlıkla herhâlde duymazlar, dolayısı ile tüfek eve dolu olarak gelir... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.