Bir hafta geçmek bilmiyordu...

A -
A +
 “Mustafa Necati Ağabey'i ziyaretimde Tuzla Piyade Okulu'nda kura için dua istemiştim...”     Kendisinden Tuzla Piyade Okulu'nda çekilecek kuralarda hakkımda hayırlısı ise İstanbul çıkması için dua istemiştim. O da bir hacet namazı kılmamı söyleyip şu tarifte bulunmuştu: “Şimdi sen biiznillah kura çekilecek günün sabahı kuşluk vaktinde mescide git! Orada iki rekât hacet namazı kıl.” -Peki efendim “Namazda ilk rekâtta Fatiha ve zammı sure olarak Kevser suresini oku… İkinci rekâtta da Fatiha ile İhlas suresini oku… Secdelerde ise (sübhâne rabbiyel-a'lâ) yerine bu defa dileğin ne ise onu dilekte bulun.” -Secdede iken mi efendim? -Evet secdede iken… -Peki efendim. -Hacet namazını kıldıktan sonra, kura çekeceğin vakte kadar da dünya kelamı konuşma! -Peki efendim. -Sadece Allah’ı tesbih edebilirsin. -Peki efendim. -Haydi güle güle… Allah kolaylık versin kardeşim. Duayı almıştım… Dersimi almıştım… Sevinç ve mutluluk içinde kışlaya geldim… O bir hafta geçmek bilmiyordu… Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar… Alayda herkeste bir heyecan bir kaygı bir tedirginlik vardı… Kuralar hakkında dedikodular dolaşıyordu... 1300 kişi kadardık… Ben sekizinci bölükteydim ve kura çekme sıra numaram 1272 idi… Yani sonlardaydım… Diyorlardı ki elli tane İstanbul varmış… Çoğu doğuya çıkıyormuş… Hatta sekizinci bölük tamamen jandarma olarak doğuya gidecekmiş… Espri, şaka, dedikodu, hepsi vardı… Doğuya çıkanlar terörle mücadele edeceği için ekstra jandarma eğitimine kalıyormuş… Herkes bir şey söylüyordu… Ve o gün geldi… Sabah kahvaltısından sonra kura çekimi heyecanı başladı… Ben aldığım tembih üzerine camiye yöneldim… Baktım bizim bölükte ilahiyat mezunu olan ve yaşça bizden büyük olduğu için de “dede” dediğimiz çok muhterem Mehmet isminde bir ağabeyimiz de mescitte idi… Enteresan o da hacet namazı kılacaktı… Yani koca piyade alayında iki kişi hacet namazı kılıyorduk… Ama o kendi bildiği hâliyle kılıyordu ben Mustafa Necati Ağabey'in bana tarif ettiği şekilde kılacaktım… Birinci rekâtta Fatiha ve Kevser suresini okudum. Rükûa eğildim. Secdeye gelince içimden “Rabbim hakkımda hayırlısı ise kurada İstanbul’u nasip et Allah’ım” diye üç defa içimden dua ettim… İkinci rekâtta yine Fatiha ve zammı surede de İhlası okudum. Rükûdan sonra secdede aynı duayı içimden yaptım… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.