“O kişi ölse hesabını veremem!..”

A -
A +
“Sen tercihini mühim olana göre yapmasaydın, bu adam tekrar oturup bu işi yapar mıydı?”
 
Kendim de devlet memuru olduğum için biliyorum; saat 16.00, bir de Cuma... Hemen İmam-ı Rabbani Hazretleri'nin sözü aklıma geldi. Yenilemem gereken nüfus kâğıdımı bugün almazsam beni asmazlar, kesmezler. Ama bu kitapları bugün postaya vermezsem ve bu kitaplar yerine ulaşmadan o kişi ölürse yarın ahirette hesabını veremem. Mühim olan iş, Allahü teâlânın dinini doğru anlatan bu kitapların yerine ulaşması lazım...
Hemen koşarak gittim ve kitapları postaya verip boynu bükük olarak hükûmet binasına girdim... Bir memureye durumu anlattım. Beni yönlendirdi. Sadece soğuk mühür ve PVC kaplanacak. Girdim odaya. Ortada şef oturuyor, şefle beraber toplam 5 kişi... Şef kalkmaya hazırlanırken ben kapıdan girdim. Mesai bitti dediler. Öğretmen olduğumu anlatıp yarın gidiyorum. Burada değilim" deyince Şef "Bu gardaşın işini bitirelim" dedi, kendisi de oturdu ve soğuk mührü vurup işlemleri yaptılar, makineden geçirdiler. Teşekkür edip çıktım. İçimden dedim ki: “Sen tercihini mühim olana göre yapmasaydın, bu adam tekrar oturup bu işi yapar mıydı? Yapmazdı.”
Bu konuda yakîn hâsıl oldu bende de. Abdest aldım, namazımı kıldım. Bu esnada Osman Ünlü Hocamızın bu hatırası beynimin içinde yankılanıp durdu. Sanki ben abdest alıp namaz kılarken beni rehber gibi yönlendiriyordu.
Odaya geldiğimde camı açtım. O da ne! Yağmur sesi gelmiyor. Dindi galiba? Hemen montumu giyip bastonumu alıp aşağıya indim. Çıkış izni için sosyal servise gittim. İmzalarımı atıp bahçeye çıktım, durağa doğru yürümeğe başladım. Yağmur epey azalmıştı. Durağa gidip beklemeye başladım. Tam o esnada bir sesin beni çağırdığını duydum. Yaklaştığında bu gelenin, hocalarımızdan biri olduğunu anladım.
Evet; masör hocasıydı bu. Meğer o da aynı otobüse biniyormuş. Çok beklemedik. 5-6 dakika sonra otobüs geldi ve binip gittik...
Bütün bunların basit bir tesadüf olduğu söylenebilir mi? Düşündüm kendi kendime:
“Şayet namazı kılmayıp yağmurun dinmesini bekleseydim o yağmur diner miydi? Saat 15.35'te ezan okundu zaten... 16.00'da yağmur dinse, bir yarım saat de durakta beklesem, saat 16.30, 18.00 gibi eve varırım belki. Trafik olursa belki daha da geç ki o gün de cuma. Akşam namazına belki yetişecek, hiç yoktan ikindi namazını kazaya bırakacaktım.
Ne güzel buyurmuş büyükler: "Ehemmi mühimme tercih etmeli!..."

         Ahmet Suiçmez-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.