İki damla gözyaşı...

A -
A +
 “Anlıyorum ortada bir ihanet yok. Bir amaç uğruna fedakârlıkta bulunarak bir karar vermişsin...”
 
Almanya’da işçi olarak çalışırken eğitimsizliği sebebiyle sıkıntılar yaşayan, bunun üzerine ülkesine dönüp eğitim almak isteyen Hüseyin, dönmeye karar verdiğinde orada tanıştığı ve kendisiyle evlenme hazırlığında bulunan Doris isimli Alman kıza bu kararı anlatmakta zorlanır... Doris köprü mühendisi olmasına rağmen aradaki eğitim farkına da razıdır ve eğitimsiz olan Hüseyin’e eğitimli birçok insandan daha olgun ve şuurlu olduğunu söyler. Hüseyin:
-Benim için düşündüğün güzel şeylere teşekkür ederim. Ben, kendimde bulduğum eksiği, ancak okumakla tamamlayacağıma inandığım için bu kararı verdim. Bu özlem öyle güçlü bir şey ki, beni de sürüklüyor peşinde. Sonu ne olur, bilemiyorum.
-İyi olacak mutlaka. Senin adına seviniyorum.
-Doris, çok iyisin. Beni affedebilecek misin?
-Seni anlıyorum. Ortada bir ihanet yok. Bir amaç uğruna fedakârlıkta bulunarak bir karar vermişsin. Kararına ve amacına saygı duyuyorum. Şimdi bu idealler sebebiyle ayrılmak zorunda kalıyoruz. Bunu da sabır ve saygıyla karşılıyorum.
-Doris, seni hiç unutmayacağım. Unutamam da...
-Ben de öyle… Eğer istersen, bundan sonra da yazışarak dostluğumuzu sürdürebiliriz. Hatta okulunu bitirdikten sonra yine birleşebiliriz.
-Doris, fikrin çok güzel ama senin bu kadar beklemene gönlüm razı olamaz. Üç yıl ortaokul, üç yıl lise, dört yıl üniversite… Çok uzun bir süre…
Evet, Doris ne desin başka? Sözün bittiği yerdir burası. Bir süre sessiz kaldıktan sonra, vedalaşıp ayrılırlar.
İki hafta sonra, İstanbul’a hareket edeceği pazar günü arkadaşı Yunus, Hilmi, Vedat ve Doris gelir uğurlamaya.
İşçi arkadaşlarıyla kolayca vedalaşır da Hüseyin, sıra Doris’e gelince, cayır cayır yanar yüreği...
Buraya kadar "Umut Peşinde" adlı eserinden özetlemeye çalıştığım bu anıyı, yazarın sözleriyle noktalayalım:
“Bir lokma ekmek için Almanya’ya gelmiştim. Ülkeler arasındaki toplumsal ve kültürel farkları görmüş; düşünce yapım değişmişti. Kaybedilmiş mesafeyi kapatmak için dev adımlarla koşmak, koşabilmek gerekiyordu. İşte bunun için canım kadar sevdiğimi, yüreğim yanarak terk ettim Doris’i kalbimin derinliklerine gömerek ayrılıyorum. Birkaç sene önce Sirkeci Garı'ndan can alıcı bir düdükle, içlerim parçalarcasına bağırarak Batı'ya doğru delicesine koşan tren, bu defa da arkada iki damla gözyaşı bırakarak büyük bir uğultuyla Doğu'ya doğru, güneşe koşuyordu...”
            Hüseyin Erkan-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.