“Sağlam bir kefilin var mı?”

A -
A +
Size anlatacağım dolandırıcılık hatırasını evimizin ve otelimizin demir doğrama işlerini yaptırdığım sanatkâr ruhlu, çok dürüst ve çalışkan bir demirci ustasından dinledim. Elbette ki bu ustanın gerçek ismini yazmayacak ona "Ali Usta" diyeceğim. Böylelikle yasal yönden çıkabilecek muhtemel olumsuzluklara karşı, kendimizi güvence altına almaya çalışacağım... Yıllar önce yaşanmış bu ibretlik anıyı Ali Usta anlattı… Antalya'nın çok bilinen, sevilen, deniz kenarında bulunan bir semtinde, pansiyon otel yaptırmakta olan, -benim adına "Ahmet" dediğim- bir kimsenin otelinin demir doğrama işini üstlenmiştir. Ahmet Bey aslen Antalyalı olmayıp yakın bir ilden Antalya'ya taşınmıştır. Taşınmadan önce de eski ilinde değişik işlerde çalışmıştır. Önce saygın bir devlet kurumunda resmî görevli olarak çalışırken oradan uzaklaştırılmış. Kaldı ki yıllar önce bu saygın devlet kurumundan istifa edene “deli misin nesin?” derlerdi. Demek ki bu saygın kurumdan uzaklaştırıldı ve böylece eline epey bir para geçti. İşte bu Ahmet Bey sonra yolunu İstanbul'a çevirir. Söylendiğine göre orada uluslararası şöhreti olan beş yıldızlı bir otelde birkaç gün kalır. Bu sürede bir beyaz eşya firmasıyla görüşmek üzere gider ve yetkililerden iki kamyonu dolduracak kadar sipariş vermek ister. Yetkili müdür kendisinden sağlam bir kefil bulmasını ister. Bunun üzerine Ahmet Bey, o kaldığı otelin müdürüyle görüşmesini, kefil işini daha sonra konuşabileceklerini söyler. Bu tok(!) adamın hâl ve hareketine bakan firmanın satış müdürü, söz konusu otele telefon açar. Zaten şahsı da tanımaktadır. Otel müdürü, Ahmet Bey'in on gündür otellerinde kaldığını ve hemen her gün kendisine elli bin lira havale geldiğini söyler. Ki o yıllarda elli bin lirayla İstanbul’da iyi bir daire satın alınabilmektedir. Tabii o yıllarda internet yok, cep telefonu yok… Ama dolandırıcılık her vakit vardı… Bunun üzerine beyaz eşya satan fabrika yetkilisi herhangi bir kefile gerek duymadan satın alınmak istenilen buzdolabı ve çamaşır makinelerini verir. Fakat günü geldiğinde senetler ödenmez. Otelin müdürü yalan mı söylemiştir peki? Hem de tanıdığı beyaz eşya firması yetkilisine yalan söyleme şansı var mıdır? Öyleyse nasıl olmuştur? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.