“Seni hiç unutmayacağım...”

A -
A +
“Demek ki bu devirde, maddenin aşkı yendiği aşkını delirircesine sevenler de vardı!..”
 
 
“Şu sol elimde tuttuğum telefon var ya… Ona ait… Yani onun kokusu var üzerinde… Ondan bana yadigâr kalan telefon. Bak görüyor musun? Telefonuna beni AŞKIM diye kaydetmiş.”
Ben yüreği paramparça olmuş dinlerken o devam etti:
“Bu sağ elimde tuttuğum telefon ise benim kendi telefonum… Bak! Bak ben onu ne diye kayıt etmişim. Görüyor musun HATUNUM…”
Telefonları bana uzattı, baktım söyledikleri aynen öyle yazıyordu. O ise sırrını paylaşan birisini bulmuş anlatıyordu:
“Gördüğün gibi ben tam yirmi yıldır çift telefon taşıyorum. Her gün günde kaç kere kaç saat olur bilmiyorum amma hep böyle telefonla eşimle aşkımla hatunumla; canımın içiyle konuşuyoruz. Konuşmamızı hep canlı tutuyorum ki deprem bizi birbirimizden ayırmasın. Onu fiziksel olarak yitirdim ama aşkı kalbimde hâlâ taptaze sımsıcak beni ısıtıyor...”
Acıdım adama, ağlamamak için kendimi zor tuttum. Biraz önce saygısızlıkla itham ettiğim adama ve aşkına büyük saygı duymuştum. Demek ki bu devirde, maddenin aşkı yendiği, aşkını delirircesine sevenler de vardı?
Mecnun veya Ferhat yaşıyor olsalardı bu adamın aşkını kıskanırlar mıydı?
“Söyle bakalım senin derdin benim derdimle baş ölçüşebilecek büyüklükte mi?”
Bu sırada tren anonsu duyuldu:
“İzmit yolcusu kalmasın?”
“Benim yolculuğum buraya kadar, zannedersem sen İstanbul yolcususun. Bana sonra anlatırsın kusura bakma başını ağrıttım. Sana hayırlı yolculuklar. Allaha emanet ol.”
“Kusura bakmak da ne demek ama daha sonra derdimi sana nasıl anlatacağım? Bari bana adını bağışla telefon numaranı ver…
Ne yapacaksın ismimi telefon numaramı. Dağ dağa kavuşmaz ama insan insana bir gün mutlaka kavuşur. Kim bilir belki bir gün bir yerde yine karşılaşırız. İsimler ne ki dostum? Ali olmuş Veli olmuş ne fark eder. Yeter ki insan olsun. Yeter ki kalp kırmasın incitmesin.
“Çift telefonlu adam” der gülüp geçersin. Gün gelir beni ve bu anlattıklarımı unutursun. Kimler unutmadı ki kimler unutulmadı ki dostum ben unutulmayacağım?”
Dedi ve elimi sıktıktan sonra trenden inip arkasına baka baka uzaklaştı. Belli ki arkasından bakıp bakmadığımı kontrol ediyordu. “Unutmayacağım dostum 'çift telefonlu' seni bu can bu bedende olduğu sürece unutmayacağım” diye mırıldandım...
             Şahin Ertürk-Kütahya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.