“Nedir mesele gençler?”

A -
A +
“Akıllı yönetim sayesinde boykot olmamış, hiçbir öğrencinin burnu kanamamıştır.”
 
Ne demişler, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Yıl 1942-1943… İkinci Dünya Savaşı yılları... Yer Kırklareli, Lüleburgaz ilçesi. Savaş dolayısıyla kıtlık var ülkede. Her şeyin yokluğuna dayanılır da ekmeğin yokluğuna dayanamaz insanlar. Hele hele hem beyin, hem kol gücüyle çalışmak zorunda olan 15-18 yaşındaki gençler… Günde üç öğün için verilen 300 gr ekmek…  Yemekler de yarı yarıya azalmış.
Kepirtepe’nin özellikle son sınıf öğrencileri, birçok kez dile getirirler bu sıkıntıyı ama değişen bir şey olmaz. Her yemekte, hep doymadan kalkar öğrenciler masadan.
“Ne yapalım? Bu derdimize nasıl derman bulalım?” diye düşünürken, boykot yapmaya karar verirler... Günlerden bir gün, yemek kampanası çalar ama son sınıf öğrencileri yemekhaneye gitmez.
Dolayısıyla 30 kişilik bu sınıfa ayrılan üç yemek masasındaki yemekler yenmeyip olduğu gibi kalır. Nöbetçi öğretmen, durumu okul müdürüne bildirir. Okul müdürü Nejat İdil’dir.
Müdür, boykotçu öğrencilere sınıflarına gidip kendisini beklemelerini söyler.
“Ne yapacak bakalım müdür?” endişesiyle sınıfta toplanır öğrenciler. Müdür, beklenenin aksine kızgınlık belirtisi göstermeden “oturun” der.
Kürsüye geçip öğrencileri şöyle bir süzdükten sonra “nedir mesele?” diye sorar.
Öğrencilerden biri:
 “Efendim, yemeklerimiz az çıkıyor; doymuyoruz. Bunun artırılmasını istiyoruz” diye cevap verir.
Müdür Nejat İdil aynı sakinlikle konuşur:
“İmkânlarımız bu… Bu kadar verebiliyoruz. Ama… Bir kolayı da var: Yemek tabelasını siz hazırlayın; bundan sonra. Her gün, bir arkadaşınızı görevlendirin. O, ambar memuru Asaf Bey’e gitsin; birlikte hazırladıkları yemek tabelasına göre erzak çıkarıp aşçıya versinler. Ancak… Unutmayın, Bakanlık her öğrenci için beslenme gideri olarak 105 kuruş veriyor. Bunun 5 kuruşu aydınlanma ve yakacak gideridir. Geriye kalan 100 kuruş yemek masrafı… Yani, yemek için harcanacak para, günlük 100 kuruşu geçmemeli!”
Bu çözüm önerisi, çok mantıklı gelir öğrencilere. “Tamam, Müdür Bey; teşekkür ederiz. Yarından başlayarak öyle yapalım” derler. Gerçekten de her gün, sıra ile iki arkadaşlarını gönderirler; ambar memuru Asaf Bey’e. Tamam, göndermesine gönderirler de, değişen bir şey olmaz. Bu yöntem, ne yemeklerin miktarını artırır; ne de çeşidini. Ama akıllı yönetim sayesinde boykot olmamış, hiçbir öğrencinin burnu kanamamıştır...
            Hüseyin Erkan-Em. Öğretmen/Bahçeşehir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.