"Kâbe, camiler ve kalpler yıkılmasın..."

A -
A +
“Sabah olunca, mahalle arkadaşları da geldiler Tahsin'i ziyarete. Fotoğraf albümünü açtılar.”     Orhan'la Tahsin, çok iyi iki arkadaştı. Orhan'ın hasta olduğunu duyan Tahsin "Cumartesi günü orada olacağım" diye haber yollamıştı. Orhan'ın gözü onun için yollarda kalmıştı. Hastalığını bile unutmuştu: -Dedeciğim, Tahsin'e savaş hatıralarından anlatır mısın? -Elbette evladım. Sen hiç merak etme… -Akşama kaç saat var dede? -Anlaşıldı, senin sabrın iyice taştı galiba. Annesi, kahve fincanıyla kapıda göründü. Orhan'a çay kahve yasaktı, su içiyordu. Orhan birden irkildi. Kulağına araba sesleri gelmeye başlamıştı. -Bu bizim arabanın sesi değil mi anne? -Haydi gözün aydın! Rüyaların gerçek oldu. Buluşma sahnesi çölde günlerce susuz kalanın, suya kavuşması gibi oldu... O akşam... Güldüler... Eğlendiler... Anlattılar... Yediler... İçtiler... Sabah olunca, mahalle arkadaşları da geldiler Tahsin'i ziyarete. Fotoğraf albümünü açıp anlatmaya başladı. Her fotoğrafın hatırasını ve fotoğrafta bulunanlar hakkında bilgi veriyordu. Albümünden bir sayfa çevirince Orhan sustu: -Ne oldu Orhan, diye sordu Tahsin. Niye sustun? -Hiiç! Şu resimdeki arkadaşı görüyor musun? -Evet, ne olmuş ona? Öldü mü yoksa? -Yok yok. Aramız çok iyiydi. Fakat onu üzecek bir harekette bulundum. Şimdi konuşmuyoruz. Daha doğrusu ben aramıyorum. - Olur mu Orhan? Hata sendeyse hemen özür dilemelisin. -Tahsin haklı diyerek söze karıştı dede. Her ikisi de dinlemeye başladılar. Dede: -Radyo haberlerinde dinledim, İstanbul'daki bütün camileri yıkacaklarmış! Bırakın diğer çocukları, hasta Orhan bile yerinden fırlayıp: - Nasıl olur dede, diye tepkisini dile getirdi. Hiç camiler yıkılır mı? Yanlış duymuş olmalısınız! Dede, çocuklarındaki aşırı üzüntüyü görünce dayanamayıp gülmeye başladı: -Şaka söylemiştim çocuklar. Yıktırır mıyız hiç camilerimizi? Benim esas haber vermek istediğim başka. - Neymiş o dede? - Sevgili peygamberimiz bakın ne buyuruyor: "Bir Müslümanın kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır." Biraz önce heyecandan kollarına sığmayan çocuklar, şimdi kafalarını önlerine eğmişlerdi. Orhan: - Teşekkür ederim dedeciğim, dedi. Arkadaşıma hemen telefon edip, özür dileyeceğim. Kâbe, camiler, kalpler yıkılmasın...               Ahmet Başyiğit-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.