Ona hiç doğum günü hediyesi uzatılmadı...

A -
A +
“Bazı tarihî olayları anlayabilmek için o dönemin şartlarının iyi bilinmesi gerekiyor...”
 
Eğer o dönemin şartları tam bilinmezse hadiseleri anlamak ve algılamakta zorluk çekebiliriz.
Tarihî olaylar konuşulurken bu tespit genelde hep hatırlatılır.
Biz tarihçi değiliz. Tarih dersi vermeyecek, konuyu başka yere bağlayacağım.
15 Ekim sabahı oğlum duvardaki takvimi göstererek "baba bugün ayın kaçı?" dedi. Sonra da “senin için 15 Ekim’in anlamı ne?” diye ekledi.
Cevap vermeme fırsat vermeden de “Bugün annemin doğum günü” hatırlatmasını yapıverdi. Evet, eşimin doğum günü 15 Ekim'di ve hatırlatılınca hatırlamıştım. Biz bu konuda hassas olmasak da kadınlar ve çocuklar genelde bunu çok önemsiyor. Oğlum doğum günü mevzuunu çok sevdiği babaannesine getirdi. Ümitsizce; “Baba, babaannemin doğum günü hiç kutlandı mı acaba?” diye sorunca ben de “hayır, senin anladığın anlamda hiç kutlanmadı” dedim.
“Nereden biliyorsun? Belki kutlanmıştır” deyince ona babaannesinin nüfus cüzdanını getirip uzattım.
Annemin nüfus cüzdanındaki doğum tarihi yerinde sadece “1933” yazılıydı. Ay ve günün yazılı olmadığını gören oğlum çok şaşırdı. “Doğum gününü niye yazmamışlar ki?” diye sormadan edemedi.
Annemin doğum gününün niye yazılmadığına tam ve doğru cevap verebilmek için o günün şartlarını da bilmek gerektiğini ve bildiğim kadarıyla olayları anlattıktan sonra oğluma “sen birisine doğum günü hediyesi aldığında o hediye onun gerçekten ihtiyacı olan bir şey olsun istersin değil mi?” diye sordum.
“Tabii ki” deyince, ben de ona “babaannenin doğum günü senin bildiğin anlamda hiç kutlanmadı. Onun önüne bir pasta getirilip “nice yıllara” denilmedi. O ömründe doğum günü pastası nedir bilmedi. Kendisine hiç doğum günü hediyesi uzatılmadı. Ancak, biz onun doğum gününü tarihi eksikliğe rağmen her gün kutluyoruz. Ve hediyemizi her gün veriyoruz ve hediyemiz de onun her gün ve her an ihtiyacı olan şey” dedim.
Evet, işin doğrusu böyleydi. Annemin doğum günü nüfus cüzdanında yazmasa da, bir doğum günü kutlamasında yaşayacağı mutluluktan daha fazlasını her gün yaşıyordu.
Hiçbir pastaya katamayacağınız merhamet nazarlı bakışlar hep onun üzerindeydi. Ve hiçbir paranın satın alamayacağı huzur denilen en kıymetli hediye kalp atışlarıyla vücudunun her noktasına her an ulaşıyordu...
           Ragıp Bayraktar
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.