Valizdeki hatıra defterinin sırrı!..

A -
A +
Defterin arka yüzüne tesadüfen baktığımda, buraya da özel bir dua yazmış olduğunu gördüm...”   Canına kıyıp vefat eden ağabeyimi rüyada gören annemin onunla rüyada konuştuğu cümleleri anlatmaya devam ediyorum: “Keçiborlu taraflarındaydım anneciğim” cevabını almış. Aralarındaki konuşma şu şekilde devam etmiş: “Peki, bu kadar zamandır neyle meşgul oldun?” “Gazetecilikle anneciğim” “Yaa?! Rahatın nasıldı yavrum?”  “Bir sürü imtihana girip çıktım ve hepsini kazandım. Üniversiteyi bile kazandım anneciğim.” “Üniversiteyi bile kazandım diyorsun ama sen kaç yaşındasın ki yavrum?” (O sırada annem ağabeyimi küçük bir çocuk gibi görmüş.) “Dokuz yaşındayım anneciğim”  Annem bu rüyasını anlattığı sıralarda biz hiçbir gazeteyi alıp okumuyorduk. Dolayısıyla bu rüyadan pek bir şey anlayamadık ve hayra yorup geçtik. Deniz Harp Okulunu bitirip subay çıktıktan sonra bir yaz ayında Burdur’daki evimize senelik iznime gelmiştim. Bu esnada yaşadığım bir hatıra, annemin rüyasının anlamını biraz çözmemize vesile olacaktı. Burdur’daki evimizde ceviz ağacından yapılmış bir tahta valiz ve içinde ağabeyimden kalan hatıra eşyalar vardı. O zamana kadar bu eşyalara bakmak bana nasip olmamıştı. O gün bakmak içimden geldi ve valizi açtım. İlk gördüğüm hatıra, ağabeyimin pilot kursunda ders notlarını yazdığı bir defter oldu. Defterin ön yüzüne pilot kursuyla ilgili bilgileri yazmış. Defterin arka yüzüne tesadüfen baktığımda, buraya da özel bir dua yazmış olduğunu gördüm. Duayı hem Arapça metniyle; hem de Türkçe açıklamasıyla yazmış. Dua aynen şöyleydi: “Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa’fü annî.” (Allah’ım, affedicilerin en merhametlisi sensin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.) Bu güzel ve çok mühim duanın tesiri kalbimi kapladı. Valizdeki diğer hatıra eşyalara da bakarken, küçük ve ince ebatlı birkaç kitap gördüm. İsimleri “Müslümanların İki Gözbebeği, Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer (radıyallahü anhüm)”, “İslam’da İlk Fitne”, “Vehhabiye Nasihat” ve “Nasıl Müslüman Oldular?” idi ve hepsinin kapağında “Hazırlayan ve Neşreden Hüseyn Hilmi Işık” yazıyordu. Bu kitapların hiçbirini o zamana kadar görmemiştim. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.