Yeter ki can sağ olsun...

A -
A +
“Düşmez kalkmaz bir Allah derler. Zor ve çaresiz durumlarda ümidinizi kaybetmeyin”   Tek çare vardı artık… Borcumu ödeyebilmek için inşaat hâlindeki daireleri yok pahasına satmaktı. Aksilikler çorap söküğü gibi peşimi bırakmıyordu. Sattığım daireleri sahiplerine kabasını bitirip öyle teslim etmem gerekiyordu. Büyük bir sıkıntı çekerek yine bana işin hamallığı kalacak şekilde daireleri bitirip sahiplerine teslim ettim... Geriye sadece bir daire kalmıştı. Ama sigorta ve vergi borçları olduğu gibi duruyordu. Bana kalan tek daireyi satarak vergi ve sigorta borçlarını ödemem belki mümkün idi ama o zaman da elimde beş kuruş sermayem kalmıyordu... O zaman resmen aç kalacaktım... Kara kara düşünmeye başladım. Tek çarem bu borçları biraz erteleyip işlerimi düzelttikten sonra yatırmaktı... Düşündüğüm gibi, borçları sonra ödemeye karar verip elimdeki daireyi satarak, Kızılay’da bir konfeksiyon mağazası açtım... Hangi işte alnımın akıyla çıkmıştım ki konfeksiyonda da öyle olsun… Dükkân yeni idi... Çok güzel bir dekor verdim... Fakat bir yıllık kirasını peşin vermem gerekiyordu... Kirayı peşin olarak vermek mecburiyetinde kalınca sermayemin büyük bir bölümü de gitmiş oldu. Yine bir tanıdık vasıtasıyla, uzun vadeli çekle dükkânımı malzemeyle doldurdum. “Ha çalış, ha gayret” derken bir gün acil bir iş için Bursa’ya gitmem gerekti. Arkadaşımın arabasını alıp yola çıktım... Yolda bir kaza daha yaşadım. Sivrihisar yakınlarında zincirleme kazaya karışmıştım. Arkadaşımın arabası hurdaya dönmüştü. Bu defa arkadaşıma mahcup olup arabasının masrafını ödemek zorunda kaldım. Şükrettiğim tek şey canımın kurtulmasıydı... Bu sırada bir de ekonomik kriz başlamasın mı? Çık işin içinden çıkabilirsen. Satışlar altı ay tamamen durmuştu. Siftah yapmadan dükkânı kapattığım günler çok oldu. Borçlandığım çekleri yine ödeyemez hâle gelmiştim. Peşinden korktuğum acı son geldi. İcralar başlıyordu… Borçlular artık peşime düşmüştü… Borcumu inkâr edecek hâlim yoktu elbette. Ödemek için mutlaka bir şeyler yapmalıydım. İlk önce dükkândaki malları devren sattım. Peşinden daireyi, onun peşinden sağda solda kalmış bir iki parça arsayı sattım. Ne varsa satmak zorunda kalmıştım. Derken çok şükür ne kimseye ne devlete borcum kalmadı ama o kadar çalışmamın sonucu elimde koskoca bir hiç kalmıştı...           Mustafa K.-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.