Bizim köyün delisi

A -
A +
“Onun paraya pula ihtiyacı olmuyor. Çünkü nereye, kime gitse karnı doyuruluyor...”
 
Halim Abi, bizim şirin köyümüzün âdeta bir simgesi veya maskotudur. Köyümüzde onu kimi “uysal bir deli”, kimi “mecnun”, kimi “ermiş”, kimi “velî” olarak görmekte…
Şu anda yaşı 70 olmasına rağmen gayet sağlıklı, dinç, enerjik ve güçlü bir şekilde hayatını devam ettirmektedir. Kendisi doğuştan engellidir.
Dış görünüş veya anatomik olarak bir noksanlığı yoktur. Eli ayağı düzgündür. Ancak doğuştan gelen bir kalıtım nedeniyle ne konuşabiliyor, ne de duyabiliyor. Görmesi, yürümesi, hareketleri, oturması, kalkması normaldir. Onun kendine göre bir hayatı, duyguları, dünyası vardır.
Onun herkes gibi geçim derdi, evlenme derdi, para derdi, askerlik derdi, vergi derdi gibi dertleri yoktur. Bir nevi hayat dokunulmazlığı vardır.
Paraya veya maddi bir şeye de ihtiyacı yoktur. Çünkü nereye, kime gitse karnı doyuruluyor, ekmeği aşı suyu veriliyor. Sigara veya başka kötü bir alışkanlığı da yoktur. Kendine özgün kimsenin akıl sır erdiremediği bir dünyası ve hayatı vardır. Dünya umurunda bile değildir. Günübirlik yaşar, geçmiş veya gelecek kaygısı, evlilik, çoluk, çocuk veya kaynana kaynata vb. derdi, stresi hiç bir şeyi yoktur.
Halim Abiyi günün gecenin her saatinde köyümüzün her hangi bir yerinde veya başka yerlerde de görmek mümkündür. O tamamen zararsızdır, hiç kimseye bir kötülüğü dokunmaz. Onun tek şeyi köyümüzde biraz da onun gibi bir mecnunu andıran Ali Emmi tarafından biraz kıskanılmasıdır.
Bir araya geldikleri zaman pek geçinemezler hemen birbirlerine sataşırlardı.
Onların bu dalaşmalarının sebebini kimse bilemez, çözemez, onların kendi dünyalarındaki esrarlı, hayatlarının bir parçası olduğu düşünülürdü.
Ali Emmi de aynen Halim Abi gibi esrarlı, sadece sazlarına âşık divane birisiydi. O şu anda yaşamıyor, yıllar önce rahmetli oldu. Allah kendisine rahmet eylesin.
Halim Abi duyamadığı ve konuşamadığı için bir şeyler anlatmak istediği zaman önce mimikleri gerilir, güler gibi yapar sonra ciddileşir, yüzünü karartır, kocaman dilini ağzında dolaştırır, başıyla gözleriyle ve bilhassa elleriyle işaret yapar, bir şeyi tarif ederdi.
Sonra anlatmış gibi sevinir, karşısındakinin söylediği veya tarif ettiği şeyleri anlamış gibi tekrar tarif eder, karşısındakinin de kendisini anladığını ve kendi anlattıklarının karşısında ki tarafından kabul gördüğünü görünce bir kahkaha atarak sevincini belli ederdi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.