Korktuğum başıma gelmişti!..

A -
A +
“Polis, benim mahzun hâlime bakıp acıyor ama kanunen elinden bir şey gelmiyordu...”
 
Otomobilime bindirdikleri ve hastaneye yetiştirdiğim yaralı ölmüştü!.. Şahidim yoktu. Arabam trafik kazası yaptığımı gösteriyordu. Şahit iki kişi dediğim isimler sahte çıkmıştı. Dolayısıyla yalancı durumuna düşmüştüm. Kılık kıyafetime ve o günkü hâlime bakıldığında kim görse benden şüphelenirdi.
Peki ben ne yapacaktım Allah’ım?
Polisle birlikte hastanenin polis bürosuna gidip hakkımda yapılacak kanuni işlemleri beklemeye başladım. Yapılacak bir şey vardı. Yüce Allaha yalvarıp dua etmek.
Polis memurunun yanında beklerken içimden bildiğim bütün duaları okuyup din büyüklemizin hürmetine bir kurtuluş yolu vermesi için Rabbime yalvarmaya başladım. Utanmasam orada oturup hüngür hüngür ağlayacaktım. Ama belki ağlamam bile aleyhime olacaktı. Çünkü suçlu olanın ağlaması pişmanlık duyması veya başına gelecekleri düşünmesi açısından önemli bir beden dili veya ruh hâli sayılabilirdi.
Vakit bir hayli ilerlemişti. Polisten izin isteyip eve telefon ettim. Ama ne hâlde olduğumu bildirmedim. Sadece “beni merak etmeyin bir işim çıktı belki bu gece gelmeyebilirim” diye kısa bir bilgi verip telefonu kapattım. Acaba o gece veya ondan sonraki gece evime gidebilecek miydim?
Polis, benim mahzun hâlime bakıp acıyor ama kanunen elinden bir şey gelmiyordu.
“Kardeşim” dedi: “Biliyorum belki haklısınız ama o adama minibüsün çarpıp kaçtığını ispat etmediğiniz müddetçe biz bir şey yapamaz ve seni muhatap kabul ederiz. Veya şahit bulmanız lâzım.”
Polis doğru söylüyordu. Ama ben bu istediklerini yerine getirebilmekten acizdim... Bir sandalyeye oturup, tekrar başladım duaya... İçin için ağladım... O andaki ruhi durumumu kelimelerle anlatmam imkânsız...
Aradan biraz zaman geçmişti. Kalbime bir incelik geldiğini hissediyordum. Polise dedim ki birden:
-Ne olur, doktor beyle görüşelim de yaralının yanma gidelim. Belki ölmemiştir. İçime doğdu birden...
Polis, bu isteğimi, zannediyorum beni kırmamak için yerine getirdi. Doktora gidip hâlimi anlattım.
O yıllarda şimdiki gibi hastaneler arı kovanı gibi kaynamıyordu… Doktor da, vicdan sahibiydi iyilik ettim diyen birine böyle davranmamak için kabul etti. Morg görevlisi, doktor, polis vb. birlikte gittik morga... Henüz işlemler yapılmadığı için kefenlenmemişti bile. Üzerindeki örtüyü kaldırdıklarında adam boylu boyunca kan revan içinde yatıyordu...
“Gördün işte ölmüş” dediler. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.