Bir tutkudur dağıtımcılık

A -
A +
“Türkiye gazetesi dağıtımıyla kendini özdeşleştirmiş bir dağıtıcımızın unutulmaz anıları...”
 
 
Günlerimiz güzel geçiyordu... Haftada bir gün akşamları Çiçek eki, Rehber Ansiklopedisinin fasiküllerini her hafta bir tane dağıtırdık…
Çabuk geçiyordu günlerimiz.
Tebeşirhane, Mehmet Ağa Tesisleri, okul yatakhane arasında koşturmaktı hayatımız. Derilerimize kokumuza Kazlıçeşme’mize alışmıştım. Dağıtımdaki ikramlar çay simit, poğaça süt para almazlar vereceğimizi gördükleri anda da öfkelenir “hiç mi hayrımız olmasın dağıtıcı, size teşekkür ederim” derlerdi.
Bir gün Osman Abi “size ayrı kalacağınız yer tuttum, bundan sonra orada kalacaksınız” dedi.
Öğrenci olarak 8 kişiydik. Orası da güzeldi, ev sahibimiz çayı severdi. Semaveri vardı. “Yan semaver dön semaver” ilahisini söylerdi.
O yıl kış çok soğuk ve sertti. Bir sabah sanki ellerim kolumda değildi, ellerimin sızlaması geçmişti ama soğuktan hissetmiyordum. Gazeteleri iki elimi birleştirip öyle alarak kapılara bırakarak dağıtımımı yaparken abonem sanki benim bu hâlimi rüyasında görmüş gibi erken saatte, bahçeye inen merdivenlerin üzerinde dış kapının hemen yanında dikeliyordu. Dudaklarım da soğuktan titriyor gibiydi.
Selam verdim. Beni o hâlde görünce o birkaç merdiven basamağı aşağı inerken “dur dur sen gelme” diyerek seslendi.
Gazeteyi çantamdan alarak cebinden yeşil renkli bir çift eldiven çıkarıp “bunları sana hediye ettim” dedi. Nasıl sevindim… Abonem Fehim Abi, yaptığım duanın hep içinde olacaksın...
O mutlulukla dağıtıma hızla devam ediyorum…  Yeni bir abonem vardı.
Geçerken “adresten onun da gazetesini bırakayım” düşüncesiyle evin önüne geldim. Dış kapı vardı, bahçeye açılan numarayı kontrol ettim ve kapıyı açtım. Bahçeye bir iki adım attım… Bir anda başıma bir yorgan belki de döşek düştü… Döşekle beraber yere yuvarlandım. Bir gariplik vardı döşekten ses geliyordu… Meğer üstüme evin köpeği atlamış. Elense kucak kucağa çoban köpeğiyle boğuşurken bir ses duydum. Bir anda köpek hiçbir şey olmamış gibi kalkıp sesin geldiği yere koştu. Sahibi gelip kurtarmıştı. “Kapıda köpek var” yazıyormuş ama kar üzerini kapatmış göremedim.
İsmini söyleyerek “Abi gazetemi siz mi istemiştiniz? Ama her gün bu köpekle güreşecek miyim? Nereye bırakmamı istersiniz?” dedim.
Beni yanına çağırdı. Yanında köpeği vardı. Tereddüt ettim. “Gel gel yanımda seni görürse, bir daha böyle karşılamaz” dedi. Bir daha sıkıntı olmadı… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.