Neden bizden başka kimse yok?

A -
A +
“Otobüs dolması gerekirken her baktığımda 7-8 kişi var. Onlar da en önde… Ama niye?”
 
Dağıtımcımızın unutulmaz gazete dağıtımında yaşadığı anılarını anlatmaya devam ediyoruz...
Yavuz Selim semtinden ayrılmak zor gelmişti. Çünkü bazen kendimizi gizleyerek büyüklerimizin oturduğu evi gözümüzün ucuyla görmek bizi mutlu ederdi…
Arabadan inişi, yürüyüşü; haneden çıkışı… Uzaktan da olsa insanı, anlatılamayacak derecede mutluluğa gark ederdi. Severdik bu hâlimizi.
Tabii Osman Abiden korkardım; bu korkular sevgi saygı korkusuydu. Belli ki Yavuz Selim’in ayrı bir güzelliği vardı.
Yeni dağıtım yerimiz Yedikule’ye alışabilecek miydik? O da Fatih'in bir semti idi ama gurbet gibi geldi bir an… Günlerimiz Çiçek eki dağıttığımız, Rehber Ansiklopedisi fasiküllerini de toplayıp ciltlenenleri tekrar abonelerimize dağıtmakla, Mehmet Ağa’da harman başında geçen gecelerimizle; koşuşturmamızla güzeldi…
Bir gün ikram oldu. Öğle yemeğinde kavurma verilmişti. Bu kavurma 3-4 gün devam etti. Aradan 9-10 gün geçmişti ki beni çağırdılar:
“Dağıtıcı 2 adet koç postu var. Onları götür abonelerinden birine ver.”
“Peki abi” dedim. Postlar torbadaydı. Havaların sıcak olduğu günlerdi. Torbayı sırtlayıp Fındıkzade’de 95 nolu otobüse arka kapıdan bindim. Otobüste o an yaklaşık 12-13 kişi vardı. Otobüs her durakta üç beş kişi alarak devam ediyor, ben en arkada torbanın yanında dikeliyorum.
Otobüs dolması gerekirken her baktığımda 7-8 kişi var. Onlar da en önde… Bu otobüsün dolması gerekiyor diyorum. Çünkü o saatlerde aynı güzergâhta devamlı yolculuk yaptığım için söylüyorum bunu. İneceğim yere geldiğimde şoföre sordum.
“Abi bugün neden bizden başka kimse yok otobüste?” diye.
“Ne bileyim sanki bir koku var içeride” dedi.
Biz alışmıştık bu kokuya, tabakhaneye gazete dağıttığımız için… Artık hissetmiyorum. İşin garip tarafı, derileri tuzlamamışlar da… Öyle bir koku ki herhâlde Ataköy'e yürüyerek gittiler… Suç benim değildi ama gene de helalleşmek lazımdı. Ertesi gün de aynı saatte o gün otobüste şoförün yanında durdum. Otobüse giren herkesten helallik istedim. Kimse ne olduğunu anlamadı ama olsun tam yapalım vazifemizi…
Daha önceki bölümlerde yazmıştım. O dericilerin bulunduğu abonelerime alışırken o kokudan biz ne çektik bir bilseniz, siz de aynısını bana yapardınız. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.