Öyle bir tekme geldi ki!..

A -
A +
“Caddede gezinirken arkamdan kalçama öyle bir tekme geldi ki iki ayağım yerden kesildi!..”
 
Dağıtımcımızın unutulmaz dağıtım anılarını anlatmaya devam ediyoruz:
Kamyonun ayağıma basmasının ertesi günü otobüsle sahil yolundan Yedikule’ye geliyorum. Otobüsün en arka koltuğunda oturuyorum. Bu arada arkamdan öğle güneşi sırtıma öyle bir vurmuş ki “hop hemşehrim son durak!” ikazı ile uyandım.
Gözlerimi açtığımda uyuduğumu fark ettim. Otobüste bizden başka kimse yoktu. Arka kapı açıktı… Şaşkınlık içinde otobüsten indim. Çevreme baktığımda Eminönü'nde olduğumu fark ettim. Tekrar Yedikule otobüsüne binmek için -o yıllarda otobüs duraklarında demir bariyerler vardı- eğilerek bariyerlerin altından geçerek deniz tarafındaki Yedikule otobüsünün yanaşacağı durağa geçmek istedim. Demir bariyerlerin bittiğini sanarak ayağa kalktım… Aradan ne kadar zaman geçti bilemiyorum. Belki 30 dakika belki de 45 dakika… Kendime geldiğimde iki büklüm yerdeyim… Bir anda gözlerimi açıp etrafıma bakmak istedim, gözlerimden daha acil olanı vardı… Sanki burnum yerinde değildi, birileri burnumu kesmiş almıştı; o kadar acıyor sızlıyordu.
Bu acıyı kelimelerle anlatmak mümkün değildi. Neyse iki büklüm olduğum yerden kalkmak istedim. Ama sanki başım kayıyordu. Beynim yerinden oynamıştı… Ellerimle bariyerlere tutunarak ayağa kalktım. 10-15 dakika “kendime geleyim” diye demir bariyerlere doğru eğilir vaziyetteyim. Etrafıma bakıyorum herkeste bir koşturmaca… Çevrem kalabalık. Sen düşmüşsün bayılmışsın kimin umurunda… Herkesin acelesi vardı, işi vardı demek ki…
Bitti sandığım bariyerlerde son demire burnumu öyle bir vurmuşum ki ayağa kalkarken olduğum yere iki büklüm -bir boks maçında yumruk almışım gibi- sermiş beni…
Bunu bir de akşam arkadaşlarıma nasıl anlatacaktım? Hemen etrafımı saracaklardı, geçen sefer olduğu gibi; “Kim vurdu söyle kim vurdu?”
Büroya geldiğimde, burnum ayağım kadar şişmese de neredeyse gözlerim arı sokmuş gibi kapanmak üzereydi. Yüzüm şişti. Her şeyi olduğu gibi anlattım, ancak inandıramadım...
Ertesi gün Hacı Evhaddin Caddesi'nde üç arkadaş ikindi sonu gezintisindeyiz. Araç trafiği yok denecek kadar az. Caddede gezinirken arkamdan kalçama öyle bir tekme geldi ki iki ayağım yerden kesildi. Kolumda arkadaşım vardı da kapaklanmaktan kurtuldum. Meğer kırmızı bir binek araba çarpmıştı!..
             Rumuz: "Temn-e İbrahim"-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.