“Ne oldu sana böyle?”

A -
A +
“Üzerimde acayip bir hâl varmış gibi gözlerini gözlerime dikerek sorusunu tekrarlıyordu...”   Günümüzde insanların ne akla hayale gelmez dolandırıcılıklar yaptıklarını okuyoruz, izliyoruz seyrediyoruz. Zannetmeyin ki bu kötü niyetli insanlar bugün böyleler. Size yıllar önce babamın yaşadığı bir hatırayı onun dilinden anlatmak istiyorum: Hatırıma geldikçe içimden “ah” ettiğim bir anımı sizinle paylaşıyorum. Hani “İnsanoğlu çiğ süt emmiştir!” derler ya, inanın bu söz sanki anlatacağım hatıra için söylenmiş desem yeridir. Bendeniz emeklilik maaşıyla geçinen sade bir vatandaşım. Malum her geçen gün artan hayat pahalılığı alım gücümüzü zorladıkça zorluyor...  Şimdiki gibi virüs filan sebebiyle evde oturmak mecburiyeti yoktu. Emekli insan ne yapar şöyle gezip dolaşır, eş dosta uğrar filan… Bin de yıllardan beridir, baba dostu olarak görüşüp konuştuğumuz bir emlakçı tanıdığıma uğradım… Öylesine bir çayını içerim hâl hatır sorarım diye… Kapıdan içeri girip selam verdim. Arkadaşım, beni karşılayıp hoşbeş edecekken, kaşlarını çattı birden. Yüzünün rengi değişti. Telaşlandı... Geri geri çekilip yüzüme bakarak endişelerini dile getirdi: -Aman Allah’ım Hayri Beyciğim, ne oldu sana ne’n var senin böyle? Şaşkınlıkla sordum: - Ne olmuş ki? Neyim varmış ki benim? Üzerime başıma bakıyorum. Kendimde bir acayiplik göremiyorum. O, sanki üzerimde acayip bir hâl varmış gibi gözlerini gözlerime dikerek yine aynısını tekrarlıyor: -Hayri Beyciğim sende bir hâl var! Hastasın sen! Ne o öyle? Yüzün gözün sapsarı olmuş...  Tansiyonun falan düşüyor olmasın? Elimi yüzüme gezdirdim. Şaşırdım kaldım doğrusu. Emlakçı arkadaşım koluma girdi. Düşecek gibi oldum. Yoksa bir hâl mi vardı bende? “Hemen bir taksi tutup, doktora götüreyim seni hemen!” deyip taksi çağırdı. İnsan ne garip şey? Bir anda var bir anda yok işte! Onun işini gücünü bırakıp gelmesine gönlüm razı olmadı. Henüz irademe sahiptim. Dengemi sağlayabiliyordum... Fakat başıma ne geleceğini de merak ediyordum... Taksiciye mırıldandım: -Evladım en yakın bir hastaneye yetiştir beni... Peki beybaba, buyur! Ben “En yakın hastane” deyince, taksi şoförü hemen emlakçının yakınındaki özel bir hastaneye götürdü beni... Artık yavaş yavaş hasta olduğuma kanaat etmiştim ben de. Başım mı dönüyordu yoksa? Gözlerim mi kararıyordu? Doktor benim bu hâlimi görür görmez, hasta olduğumu anlayıvermişti. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.