Ne zaman bir şimşek çaksa...

A -
A +
“İliklerimize kadar ıslanmamıza, ölüm korkusu içinde yaptığımız yolculuğa inanamıyorduk!..”
 
 
Köyde orman işçiliği yaptığımız bir gün yüklediğimiz ağaç dolu kamyonla kestirme gideceğiz derken engebeli köy yolunda yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum.
Kamyonunu acı acı ötmeye başlayan kornası, bizi korku girdabında boğarken, köylerine dönmekte olan orman köylülerini de yolun iki tarafına doğru çil yavrusu gibi dağıtıyordu…
Virajı dönerken bir adamın şarampole doğru yuvarlandığını görünce ezdiğimizi zannettim. Ama adam kendini zor güç de olsa kurtarmıştı…
Artık şuurumuz kaybolmak üzereydi… Üç yüz metre filan kalmıştı viraja… Atlamak veya atlamamak arasında son tercihimizi yapmamız lazımdı. İnsanda ne akıl kalıyor ne düşünce? Nasıl oldu ne oldu bilemiyorum, o hızla giden kamyon bir tümseğe mi oturdu, kasis gibi bir engebeye mi girip çıktı ne olduysa hızı kesildi birden… Artık beklemenin zamanı değildi… Önce arkadaş ardından ben atladık…
Kendimize geldiğimizde arabanın akıbetini merak ettik. Hayret kamyon uçuruma dört metre kala durmuştu… Kendimizi toparlayıp inleye ahlaya kamyonun yanına geldik. Şoför korkudan tir tir titriyordu. Elini yüzünü yıkayıp biraz sakinleştirmeye çalıştık…
Nice zaman sonra çaresiz tekrar yola koyulmak zorundaydık… Öyle de yaptık… Ama vakit akşam olmuş hava kararmıştı… Uzaklardan şimşek akıyor ve gök gürültüsü geliyordu… Peki kamyondan indikten sonra köyümüze nasıl gidecektik? Girdiğimiz yol köyümüze iki üç kilometre uzaklıktaydı… Mecburen inip yürüyerek gidecektik…
Bu arada bir yağmur başladı ki bardaktan boşalır gibi… Kamyon da uzaklaşınca ortalık zifirî gibi karanlık oldu… Önümüzü arkamızı seçemiyorduk… Sırılsıklam olmuştu eve döndüğümüzde…
Yolda dedik ki el ele tutuşalım da öyle gidelim… Sel suya rast gelirsek birbirimizi kaybetmemiş oluruz…
O yağmurda inişli yokuşlu yola, iliklerimize kadar ıslanmamıza ve ölüm korkusu içinde yaptığımız kamyon yolculuğuna inanamıyorduk. Öyle korkunç bir süreydi ki kimselere anlatamazdık yaşadığımızı…
Şu kadar var ki eve geldiğimizde annem yollara düşmüş köylü bizi aramaya çıkmıştı… Bizi o hâlde görenler aklını oynatmazsa bir daha bir şey olmaz diyordu hâlimize baktıklarında… Hatta bu korkunun bizde iz bırakacağını hatta evlensek çocuğumuzun olmayacağını söyleyenler de vardı… Gerçi evlendim, çoluk çocuğa da kavuştum ama o gecenin bedenime değil de beynime kazınmış izi kaldı… Ne zaman yüklü bir kamyon görsem ne zaman gece yarısı şimşek çaksa ve yağmur yağsa o günü yine olanca ürpertiyle yaşarım...
          İbrahim Köse-Sinop
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.