Yedi Sekiz Hasan Paşa anlatıyor

A -
A +
“Merdiven başında toplanan kadınlar, saçlarını başlarını yolarak feryat ediyorlardı.”   Çırağan Sarayı Baskınını duymayanımız yoktur. Yine bu baskının önleyicisi olarak tarihe geçen Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın basınla ilgili Sultan II. Abdülhamid Han’a verdiği bilgi de enteresandır: Sultan II. Abdülhamid Han, Yıldız Sarayı'nda günün olaylarını saray erkânı ve paşalarla müzakere ediyordu. Bu esnada Sadrazam, vekiller ve Zaptiye Muhafızı Hasan Paşa da Yıldız Sarayı'na gelmişlerdi. Herkes heyecan ve merak içindeydi. Tam bu sırada Said Paşa ile Beşiktaş Muhafızı Hasan Paşa’nın geldikleri ve yaralı muhacirlerden yedi kişiyi de beraber getirdikleri haberi, derhal Sultan II. Abdülhamid’e ulaştırıldı. Hünkâr, paşaları huzuruna çağırdı. Heyecanlıydı. Paşalar içeri girince ilk sorusu: -Ne oldu? şeklindeydi. Paşalar: -Merak buyurmayınız, efendim. Saye-i şahanede mesele bastırıldı. Endişeye mucib bir şey kalmadı, diye cevap vermişlerdi. Sultan II. Abdülhamid, bu cevapla yetinmek istemiyordu. Ayrıntılı bilgi istiyordu. Olayı, Hasan Paşa’nın aydınlatacağından emindi. Gözler, onun üzerindeydi. Söz sırası Hasan Paşa’ya gelince başladı anlatmaya. -Efendimiz, saray civarında bir berber dükkânında tıraş oluyordum. Birdenbire bir gürültü işittim. Ne olduğunu anlamak için hemen dükkândan çıkarak saraya doğru ilerledim. O taraftan gelen bir adama tesadüf ettim. Sarayı muhacirlerin bastığını öğrendim. Aklım başımdan gitti. Koşmaya başladım. Yolda rastladığım silahsız bir zaptiyeyi de yanıma aldım. Saray kapısına vardım. Silahsız olduğum için kapıda duran kapıcının elindeki sopayı kaptım, içeri daldım. Avluda kimseyi göremedim. Harem tarafından kadın çığlıkları, “Sultan Murat, çok yaşa” diye bağrışmalar geliyordu. O tarafa atıldım. Harem kapısından girer girmez sahanlıkta birkaç muhacir ile karşılaştım. Onları birer tarafa iterek gürültünün geldiği büyük salona koşmaya başladım. Muhacirler, Murat Efendi’yi ortalarına almışlar, karmakarışık bağırıyorlar ve onu selamlık tarafına doğru sürüklüyorlardı. Murat Efendi’nin sırtında gecelik entarisi bulunuyordu. O da muhacirlerin arasında, ne olduğu anlaşılmayan birtakım sözlerle bağırıyordu. Bu arada muhacirlerin içinden, kâtip kıyafetinde bir adam ayrılarak üstüme atılmak istedi. Elindeki revolveri göğsüme çevirdi. Elimdeki sopayı şiddetle başına indirdim... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.