Belli ki hanımından çekiniyordu

A -
A +
 Çayını yarılamıştı ki “karıma bir şey söyleme. Gazete de gelsin parasını o öder” dedi...
 
 
Dağıtıcılık günlerimdeki yaşadığım hatıralarımı anlatmaya devam ediyorum. Karşılaştığımız sarhoştan bir türlü kurtulamıyorduk. “Şu an işim var adresini ver gelip seninle konuşalım” dedim ama o da bizden aşağı kalacak değildi.
“Sen ver adresini sana kim olduğumu göstereyim!” dedi. Tabii bizim istediğimiz de buydu. Cebimde adım adresim yazılı kartvizitimi çıkarıp “al burada yazılı, seni bekliyorum” dedim.
Enteresan bir şekilde o da adını soyadını sokağın adını kapı numarasını verip “Ben sizi bekliyorum yüreğin cesaretiniz varsa!” dedi.
Bu şekilde ayrıldık.  Cemil abi hâlâ ne yapmak istediğimi anlayamamış, “Abi birbirinize gireceğinizden çok korktum ama bir anda Kasımpaşa'da kaldığın geldi aklıma. Belli ki onların dilinden iyi anlıyorsun” dedi.
Sonra adresini dağıtıcıya verip oraya bir gazete bırakmamızı söyledi.
Aradan 3-4 gün geçmişti… Cemil Abi ile büroda oturuyoruz… O anda kapımız çaldı… Ama zil ile değil de yumrukla tok tok vurularak…
Belli ki sinirli birisi vuruyordu kapıya… Kapıyı açtığımda ne göreyim? O… Bana o anı yaşatırcasına üzerime düşecek gibi ama bu sefer alkolü fazla almamış hâlde karşımda duruyordu.
Buyur edip içeri almaya hazırlanırken makineli gibi soruları saydırdı:
“Yine mi sen? Senin yerin burası mı? Burada ne iş yapıyorsun?”
İçeri buyur ettim. Kızgınlığı üzerinde olarak içeri girdi.
“Size nasıl yardımcı olabilirim?”
“O gazeteyi sen mi, sen mi gönderdin?”
“İşimiz çok yoğun olduğu için arkadaşımı gönderdim o size gazete bırakmış.”
“Alın gazetenizi! Ben gazete mazete okumam, istemiyorum!”
“Tamam tamam belki evinde okuyan olur istersen birkaç gün gelsin.”
“Yok yok istemem… Bizimki bize bakmıyor ama elinden düşürmez oldu. Bize bakmaz oldu istemem!”
Neyse ki tam istediğim kelimeleri söylüyordu.
“Tamam göndermeyeceğim ama gelip hanımına seni şikâyet edeceğim.”
Durdu bir şöyle… Devam ettim:
“Gelip beni tehdit etti, benim boğazımı sıktı. Senin bu kocandan şikâyetçiyim” diyeceğim.
Bu arada gülümseyerek sözümün şaka olduğunu belirtirken “size ne ikram edebilirim? Hazırda çayım var” diye sordum.
“Tamam içeyim” diyerek biraz da tedirgin cevap verdi. Belli ki hanımından çekiniyordu. Çayını yarılamıştı ki “Tamam karıma bir şey söyleme. Gazete de gelsin parasını o öder” dedi. Çayını öyle bırakıp gitti.
Tabii bunlar, bu yolun büyüklerinin bereketiyle olan hadiselerdi. Biz sadece olayların içindeyiz. Bizimle alakası olmayan hâller… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.