Her şey bir anda oldu...

A -
A +
“Şoförün yanında hanımı, arkada baldızı ve iki çocuğu vardı. Hepsi ağlıyordu, şoktaydılar...”
 
 
Sene 1992 olsa gerek... Bir kış günüydü. Türkiye Gazetesi Çorum Merkez Büro Temsilcisi olarak ekibimle birlikte Alaca ilçesine abone çalışmasına gitmişiz ve akşam hava kararmadan dönüş yolundayız... Her taraf kardan bembeyaz, yol cam gibi buzla kaplı. Bu sebeple her zamankinden daha ağır gidiyoruz. Bir otomobil bizi solladı geçti. Reno, tahminen 100 metre kadar önümüzde seyrederken de olanlar oldu.
Birden önümüzden buz parçaları bize doğru yağmaya başladı. Arka sağ tekeri patlamıştı ve patlamanın etkisi ile aracın altına yapışan buzlar lastik parçalarıyla birlikte bize doğru savruluyordu.
Bizim aracı kullanan şoför arkadaşımız soğukkanlılıkla hızımızı iyice düşürüp durmayı başardı fakat öndeki araç yalpalıyordu. Yolda bir sağa bir sola yatıyordu, sonunda üçgen yol kenar levhasını altına alıp yoldan çıktı. Yolun sağı yola göre 4-5 metre çukurda idi. Araç oraya uçtu ve taklalar atmaya başladı. Üç dört takla attıktan sonra tekerlerinin üstüne gelecek şekilde durdu.
Her şey saniyeler içinde gözümüzün önünde olmuştu... Hemen yardıma koştuk. Arabanın tavanı takla atarken iyice yamulmuş ve özellikle şoför tarafı göçmüştü. Şoförün yanında hanımı, arkada baldızı ve iki çocuğu vardı. Hepsi ağlıyordu, şoktaydılar. Hepsini indirdik görünürde bir şeyleri yoktu ama şoförde de hareket yoktu... Ölmüş müydü, baygın mıydı bilemiyorduk...
Hanımı yerden kar alıp yüzüne sürdü. Sonradan hemşire olduğunu öğrendiğimiz kadın “Osman! Konuş benimle! Osman! Uyannnnn!” diye yırtınıyor, hıçkırıkları boğazına düğümleniyordu… Allah kimseyi çaresiz bırakmasın...
Şoför kapısı da sıkışmıştı, çok zor açtık. Arabadan indirip bizim arabaya arka koltuğa, hanımının kucağına yatırdık. Bizim diğer arkadaşları onun baldızı ve çocuklarıyla olay yerinde bıraktım ve arkadan gelen arabalarla Çorum’a gelmelerini tembihledim. Allah’tan ki kaza anında biz de orada bulunuyorduk. Yoksa bu yavrucaklar karda kışta bu hâlde ne ederdi?
Bizim arabanın dörtlülerini yakıp mümkün olan azami hızla yola koyulduk. Önce en yakındaki Sigorta Hastanesine gittik. O yıllarda hastaneler SSK ve Devlet Hastanesi gibi ayrı kurumlardı.
Şoförün başındaki kanayan kısımlara pansuman yapıp “bunun durumu ciddi, hemen devlet hastanesine gidin” dediler. Tekrar yola çıktık... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.