Sağırlar okulunda öğretmenken...

A -
A +
“Ben, şoför ve bizim hizmetli üç kişi hem yürüyor hem de çevremize 'doktor!' diye bağırıyoruz...”   Yatılı Sağırlar Okulu’nda etüt öğretmenliği yapıyordum. Kendi grubumdaki öğrencileri akşam yemeğine aldım. Yemekten sonra öğrenciler bir miktar dinlenerek çay içer, masa tenisi oynar, kendi dersliklerinde kitap okurlar veya bir şeyler yazarlardı. Ben de diğer etüt öğretmenlerimizle birlikte öğretmenler odasında çay içerek sohbet ediyordum... O sırada bir öğrenci öğretmenler odasına girerek heyecanlı bir şekilde, yarı konuşma yarı işaretle bir şeyler anlatmaya başladı. Kötü bir durum olduğunu anlamıştık. İşaretle ve aynı zamanda konuşarak: "Ne oldu?" diye, sordum. Eliyle “gelin” işareti yapıp koşarak dışarı çıktı. Biz de arkasından çıktık. Koridorda bazı öğrenciler belirli belirsiz konuşarak telaşla bağırıyorlardı. Öğrencileri takip ettik... Bir öğrencinin dersliğin ortasında sırtüstü yattığını gördüm. Birinci sınıflardan Ferhat isimli bir öğrencimdi. Hemen eğildim, kollarından tutarak hafifçe sarstım. Herhangi bir tepkide bulunmadı. Eğilip nefesini dinledim. Şükür nefes alıp veriyordu. Çocuklara dönerek: "Ne oldu, düştü mü?" dedim. Konuşma engelli çocuklar "Hayır" manasına başlarını salladılar... Bazıları yemek işareti yapıyorlardı. Durum aşağı yukarı anlaşılmıştı. Yemek zehirlenmesi ihtimali vardı. Hemen haber verdik okulun minibüsü çalıştırıldı. Ferhat’ı minibüse bindirerek hızla en yakın hastaneye götürmek üzere yola çıktık. Araçta benimle birlikte okulun hizmetlilerinden birisi vardı. Hastanenin acil kısmına yanaştık. Ferhat’ta herhangi bir kıpırdama yoktu. Fakat nefes alıp veriyordu. Hizmetliye "Koş bir sedye iste" dedim. Hizmetli az sonra geri geldi. -Hocam sedye de yok, yardıma gelecek kimse de yok, dedi. Durum kritikti hemen Ferhat’ı sırtıma aldım. İçeriye girdik. Gerçekten de acil serviste hiç kimse yoktu. Hastanenin içinde, sırtımda Ferhat rastgele nereye gideceğimizi ne yapacağımızı bilemeden sağa sola ilerlemeye başladık. Hizmetli kılıklı bir bayan önümüze çıktı. "Doktor yok mu?" diye bağırdım. "Var, herhâlde yukarıda odasında" dedi... Ben, şoför ve bizim hizmetli üç kişi hem yürüyor hem de “Doktor! Doktor!” diye bağırıyoruz... O arada sırtımda hareket hâlindeyken sarsıntının etkisiyle olsa gerek Ferhat kusmasın mı?.. Öğürmesiyle birlikte her tarafım kusmuk içinde kaldı. Hatta bir kısmının da boynumdan sırtıma doğru aktığını hissetim. Ama benim buna aldırdığım yok. Yeter ki Ferhat iyileşsin... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.