“Korkacak bir şey yok...”

A -
A +
“Ferhat’ın elini tutarak ağlamaya başladım. Üzüntü öfke ve duygularıyla ne yapacağımı şaşırmıştım.”
 
Sağırlar okulunda etüt öğretmeni iken sınıfta bayılmış hâlde bulup acilen hastaneye getirdiğimiz öğrencimiz Ferhat’ın durumunu anlatmaya devam ediyorum...
Hastanenin acilinde biz doktor ararken, Ferhat’ın sırtımda istifra etmesi gerçekleşirken biz bu hâlde epey gürültü çıkarmış(!) olacağız ki yukarı katta hayli meraklı kişi odalardan dışarı çıktı. Bunlar, yatan hastaların yakınları, refakatçileri olmalıydı. Bu arada beyaz önlüklü bir genç önümüze çıkarak "Ne bağırıyorsunuz, burası Dingo’nun ahırı mı? İçeride bir yığın hasta yatıyor. Hepsini rahatsız ettiniz" dedi. Ben hemen söze girdim. "Doktor Bey çocuk… Çocuk zehirlendi galiba…"
Ben ilgi ve müdahale beklerken ne enteresan ki o bağırarak sözüne devam etti: "Zehirlendiyse ne olmuş, bana güvenerek mi zehirlendi?.."
Benim sıkıntıdan ve sırtımdaki öğrencinin yükünden alnımdan terler boşalıyor. Adamın tındığı yok. Üstelik bir de azar işitiyoruz. O anda üzüntüm sinire dönüştü. Gayriihtiyari ben de bağırmaya başladım: "Be adam, şu hâlimizi görmüyor musun? Çocuk ölmek üzere… Önce bir müdahale et sonra da ne söyleyeceksen söyle!.."
Böyle bir tepki beklememiş olacak ki o da şaşırdı. Bu sefer hayretle bakmaya başladı. Adam sanki donmuştu. Tekrar bağırdım: "Doktor musun değil misin? Bize bir şeyler söyle bir şeyler yap!.."
Uykudan uyanır gibi "Getirin şu müdahale odasına yatırın" dedi.
Hemen gösterdiği odaya girerek Ferhat’ı üzerimden atar gibi sedyeye bıraktım. Yüzünü görmem gerekiyordu. Sırtımda olduğu için bakamamıştım. Çocuk, solan bir gül gibi sesiz bir yığındı âdeta. Gayriihtiyari gözlerim doldu... Ferhat’ın elini tutarak ağlamaya başladım. Üzüntü öfke ve acıma duygularıyla ne yapacağımı şaşırmıştım. Ellerim dolaşarak yakasını açmaya çalıştım. Âdeta doktor sandığım şahsı, elinden tutarak zorla müdahale etmesini isteyecektim. Fakat adam o kadar soğuk ve ilgisiz duruyordu ki hırsımdan beni deli ediyordu.
-Hadi doktor çabuk olun dedim. Doktor sandığımız şahıs hayretle beni süzmekten vazgeçerek:
-Nasıl zehirlenmiş, ilaç mı, dedi.
-Yok yok galiba yemekten, dedim.
-Tamam bir bakalım diyerek Ferhat’ı kendine göre muayene ve tetkik etmeye başladı. Sonra da;
-Kustuğuna göre korkacak bir şey yok dedi.
Bana bakarak istifra ile perişan olmuş kılık kıyafetimi gösterip;
-Galiba yediklerini de tamamen çıkarmış, dedi. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.