“Size inanıyorum ama…”

A -
A +
“Savcı, yanında getirdiği polis arkadaşa daktilo-kâğıt hazırlattıktan sonra bizi sorguya başladı.”
 
 
Şaşkınlık içindeydik!.. Polis de bizi salmamakla kendince haklıydı. Oturup beklemeye başladık. Bu arada üzüntüden ikram edilen çay bile boğazımdan geçmiyordu... Binbir ümitle “kurtulur” diye getirdiğimiz kadının ölümüne mi yanayım? Burada suçlu muamelesi görüp mahsur kalmamıza mı? Onca yorgunluk ve uykusuzluğa mı?.. Keşke hastaneden sevk kâğıdı filan alsaydık. Ama her şey ani gelişmişti...
Aradan yarım saat kadar sonra bir polisle beraber bir bayanın geldiğini gördük. Polis;
-Cumhuriyet savcısı hanım geldi, diyerek hemen fırladı ve onları kapıda karşıladı. Savcı Hanım bizi göstererek “Bu arkadaşlar mı yaralıyı getirenler?” diye sorunca polis; "Evet efendim" dedi.
Kadın beni ve arkadaşı söyle baştan aşağı süzdükten sonra yerine oturdu. Hastanenin polisi olan arkadaştan o geceki nöbetçi olan ve mevtanın durumunu bilen doktoru çağırttı.
Yanında getirdiği polis arkadaşa daktilo-kâğıt hazırlattıktan sonra bizi sorguya başladı. Önce doktora olayı anlatmasını istedi. Doktor yanında getirdiği kadını ameliyat eden beyin cerrahının ölüm raporunu okuduktan sonra kadının hastaneye getirilişini ve sonraki olanları detaylı bir şekilde anlattıktan sonra raporu savcıya verdi... Sıra bana gelmişti. Savcı Hanım önce arkadaşla benim kimliğimizi, görevimizi sordu. Daha sonra da bana bütün olanları en ince detayına kadar anlatmamı istedi. Ben de dün akşamdan itibaren olanları en ince ayrıntısına kadar anlattım. Şoför arkadaşa da sorunca o da “benim arkadaşımın anlattıklarına ekleyeceğim hiçbir şey yoktur” diye cevap verdi.
Savcı Hanım ifadeleri aldıktan sonra bize “Size inanıyorum, doğru söylediğinize de kabul ediyorum ama yine de durumu tam olarak teyit etmemiz ve doğruluğunu tam olarak kabullenmemiz için Tatvan Emniyeti'ni ve Sağlık Ocağını arayıp oradan olayın doğrulanmasını bizzat kendim öğrenmem gerekir, oradan haber gelmeden sizi bırakamam” dedi.
Yapacağımız bir şey yoktu. Üzgün bir şekilde beklemeye başladık. Savcı Hanım hemen verdiğimiz numaradan bizim Tatvan Sağlık Ocağını, yine merkezden öğrendiği bir numaradan da Tatvan Emniyet Müdürlüğünü bağlatıp beklemeye başladı.
Öyle ya 45 yıl öncesi… Şimdiki gibi cep telefonu veya anında açılan sabit telefonlar yoktu. Ne kadar bekleyecektik Allah bilir.
Savcı Hanım bir taraftan da telsiziyle Diyarbakır PTT’si ve birkaç yerle daha cızırtılı konuşmalar yapıyordu. DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.