Kalpler ve gözler yalan söylemez...

A -
A +
“Seni Erzurum’a götüremedim ama. Bütün Ege'yi, her yönüyle Aydın'ı ayağına getirdim...”
 
Evliliğimin tanışma gününden başladığım hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum.
Eşim modern bir şehircilik anlayışıyla kurulmuş siteyi gezerken çok mutlu olmuştu… Doğup büyüdüğü ortamda gördüğü her şey, burada fazlasıyla vardı. Sitenin A bloklarını ikiye bölen çimenliklere yaklaşınca hava da çevre de daha ziyade güzelleşiyordu.
Buranın dört mevsimini hayal etti, içinden; “ne kadar güzel…” dedi. Ona göre; her tarafta dokunmuş uzman bir el vardı. İzleri rahat görünüyordu. Çimenler, çiçeklikler, şekil verilmiş süs ağaçları yerli yerindeydi. Apartmanların içinde kaybolduğu ormandaymış gibiydi.
- Burası… Tek kelimeyle; “harika…” Çok güzel.
Sıcaktan kaynayan Fatih ile burasını kıyaslamaktan kendini alamıyordu Özlem Hanım. Elbette şehir âdeta kavruluyordu bu öğle sıcağında, ama MARMARA-1 evleri, çöl ortasında bir vaha gibiydi...
Özlem Hanım, biraz çekinerek geldiği bu yerde nice güzelliklerle karşılaşmıştı. Bu onu keyiflendirmişti.
Yakuplu'dan Marmara Denizi'ne doğru hafif bir meyille inen tepenin üzerindeki bu site her bakımdan ilkleri barındıran bir güzellik abidesiydi. Depreme dayanıklı modern blokları, birer sanat eseri villaları, rahat yolları, camisi, ilköğretim ve lise kolejleri vb.  renk ve çizgilerin en iyisini toplamıştı.
Bu huzur beldesi, saadet yuvasının içinde olmak arzu ve isteğiyle "A 25" blokun önüne geldik. Cebimden çıkardığım anahtarla kapıyı açınca uyanan Özlem Hanım'ın yüz çizgileri değişti. İnsan, bir anda ancak bu kadar değişebilirdi.
Onun memnuniyetini görünce, çok keyiflendim. Evimize geldiğimde benim de içim bir hoştu. Kalbim ferahtı artık.
Yan gözle bakıyordum. Hanım yerinde duramıyordu. “mükemmel" dediğini duyunca şükrettim.
Boğazımdaki düğümler tek tek çözülüyormuş gibi bir hafifleme vardı. Muhabbetle parıldayan gözlerden bakışlarımı kaçırıyorum.
Bu ziyaret huzur ve saadetin başlangıcı gibi görünüyordu.
- Ne düşünüyorsun Bey!
- Aaa! İlk defa “Bey” dedin!
- Çok fenasın… Bunca güzellikleri seyrederken ne düşündüğümü sanıyorsun? Aslında o tılsımlı kelimeyi diyeceğim anı kolladım.
- Sağ ol… Şimdi diyeceğim o ki, şehir ve tabiatla iç içe yaşamak isteyenlerin içinde olacağız biz de…
-Burada mı yaşayacağız?
-Evet… Seni Erzurum’a götüremedim ama. Biraz Ege biraz Aydın'ı ayağına getirdim. Ne kadar sevildiğini bil.
- Biliyorum! Kalpler ve gözler yalan söylemez!
         Sedat Karadayı (İhlas Marmara Evleri 1 Kısım, Kompozisyon Yarışması İkincisi)
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.