"Beni hâlâ seviyor musun?"

A -
A +
Aylin; “parmaklarım çok inceldi, yüzüğüm olsaydı düşerdi” dedi kocasına...
 
Tanıdığım, birbirini çok severek evlenen iki gencin Aylin ve Tamer’in gerçek hikâyesini anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Evlilikten sonra sevginin kıymetini bilmeyen Tamer’in ilgisizliği ve sonra da yaptıkları Aylin’i kahrediyordu… Artık Aylin için daha fazla sabır gerekiyordu, Tamer’in bundan sonraki kırıp dökmelerine, aldırmazlıklarına…
Tamer’in hataları daha da büyüdü gitgide, sonra da sataşmalar başladı. Tamer bağırdıkça Aylin sustu. Tamer saydı döktü, o boynunu büktü.
Bir gece geç gelmişti eve… Yorgun ve sarhoş, tabii biraz da sinirliydi. Kapının geç açıldığını bahane ederek Aylin’e umulmadık bir tokat attı. Aylin şoke oldu!  Şaşırmasına, dağılmasına rağmen yutkundu. Hiç ses çıkarmadan oturup içli içli ağladı. Tokattan ziyade, değersizleştiğini görmek, daha çok yaralamıştı.
Tamer, öfkesini kendisini bu hâle koyanlara değil, ona döküyordu aslında. Acıdan ziyade, biten sevgilerine ağladı o gece Aylin, tükenen hayatlarına... Küçücük parmakları, yeşil gözlerinden akanları silmedi. Öylece, saatler boyu hıçkırdı...
Tamer ise hâlâ Aylin’in pişman olmasını, özür dilemesini bekliyordu. Hatası, aklına bile gelmiyordu bile. Ahhh… O gece dönüm noktasıydı aslında. Tamer eşinin hassas kalbinin derinliklerindeki, yüce sevgiyi biliyordu, fakat yapamadı. Gözyaşlarını silebilse, saçını okşasaydı azıcık, bağışlayacağından emindi. Bunu bile beceremedi, yapamadı.
Tamer, her şeyin bittiğini sonradan anlamıştı. O artık gonca bir menekşe değildi. Solmaya yüz tutmuştu. O günden sonra Aylin hiç gülmedi, yemedi içmedi paylaşmadı. Kimseyle barışmadı, yaşamayı sevmedi. Tamer ise pederşahi (ataerkil) veya günümüzün söyleyişiyle "taş fırın erkek" tavırlarıyla, kabalıklarına hatalarına devam etti. Bitip tükenmeyen gururuyla, hep kendisini haklı gördü…
Tamer bir gün eve geldiğinde, o narin vücudu, susuz kalan gül gibi yatakta gördü. Aylin kalkmaya çalıştı, kalkamadı. Mahcup bir hâlde, “biraz hâlsizim geçer” dedi. Tamer dil ucuyla “rahatsız olma” dedi. Aylin ince ruhlu ve kibardı. Tamer eve geldiğinde hep ayakta karşılardı. O hâliyle bile Tamer’i üzmek istemiyor, Tamer’in yerine o utanıyordu.

Tamer, çoktandır ilk kez elini tuttu Aylin’in. Soluk ve zayıf parmaklarında, hâlâ zarafet vardı. Aylin başını eğerek mırıldandı; “parmaklarım çok inceldi, yüzüğüm olsaydı düşerdi” dedi. Sonra da “beni hâlâ seviyor musun?” diye sordu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.