Köyün son muallimi

A -
A +
“ Muhtarın karısı, merdivenden gelen kütürtüye kulaklarını dikip kımıldamadan bekledi!..”
 
 
“Siz miydiniz?” dedi kim olduklarını bildiği hâlde… “Oturun da siniyi kurayım, yorulmuş görünüyorsunuz...”
Eyvana sofra kuruldu. Çatallar kaşıklar, kundaklanmış sıcak ekmekler taşındı; güveç sofranın ortasına bırakıldı. Herkes yemek yemekle meşgul oldu bir süre, kaşığın güveci kaşıması bir de muhtarın yemek yerken ağzını şapırdatması duyuluyordu.
“Ne var ne yok köyde?” dedi Hacer. Duydun mu Çerçi Cemillerin oğulları da iniyormuş şehre. Hem de temelli, göç gidiyorlarmış.
“Gitsinler” dedi muhtar ağzındaki ekmeği çiğnemeden. “Kendine güvenen çıkar Hasandağı’na”
Hacer'le delikanlı birbirlerine bakındılar. Sevinse miydiler üzülse miydiler bilemedi. Muhtarın bu durgunluğu iyiye alamet değildi.
Asıl telaşlanması gereken vakitler şimdi gelmişti. Kimse kalmıyordu; bir avuç insan kalmışlardı köyde...
“Muallim gelecekmiş köye” dedi muhtar. “Bir dönemlikmiş ama bu seneden sonra artık şehre inecekmiş çocuklar. Köydeki okul kapanacakmış.”
“Nasıl olur?” dedi Hacer. “Çocuklar o kadar yolu nasıl yürür? Köyden şehre inene kadar telef olur yavrucaklar.”
-Delirme be kadın! O kadar yolu kısrak zor iniyor çocuklar inebilir mi? Devlet araba gönderecekmiş, çocukları sabah okula bırakacak akşam alacakmış.
“Şehirlilerin usulü yani” dedi Hacer, elindeki el işini unutup gözünü muhtara dikerek.
“Murat öğretmen gelmeyecekmiş artık, batıya çıkmış tayini” diye mırıldandı. Sonra destek beklercesine sıcak bir şefkatle baktı karısına.
“Hacer! Diyorum ki yeni muallim için bir 'hoş geldin yemeği mi düzenlesek?' Şu meydanda kocaman bir masa kurarız meşale kandil dizip diziştiririz. Kaç senedir böyle şeyler olmuyor köyde. Son kez muallim görecek bu köy...”
Muhtar, karısının diyeceği kelimeyi bir yargıç kararıymış gibi bütün telaşıyla bekledi. Yüzünü bedenini gönlünü her şeyi Hacer'in ağzından çıkacak söze sabitledi.
-Çok güzel olur. Belki de köylü son kez bir araya gelir böylelikle...
Muhtar ortasında bir yerde kaldı saadet ile hüznün. Doğru söylüyordu karısı, Çerçi Cemil’in ailesi kalabalıktı. Neredeyse aşiret denecek cinsten, ne edeceklerse bu kadar nüfus şehir yerinde? Neredeyse kocaman bir bölgenin artık ışığı yanmaz dumanı tütmez olacaktı. Çocuklar da gideceklerdi sene sonunda. “Bu şehir, köyde insan bırakmayacak herhâlde” diye geçirdi içinden muhtar. Akın akın gidiyor insanlar...
          Salih Sezgen
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.