Çocuktan “Efendi” mi olur?

A -
A +
 
"Dört yaşında bacak kadar çocuk 'Efendi' olur mu, onu kandırmaya utanmıyor musun?"
 
Ormancılardan sonra da tütün kolcularıyla ilgili çocukluk anımı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Burada bahsettiğim yüzlerce, binlerce metrekare tütün ekmek, sonra onu satarak para kazanmak değildi. Sadece kendisi içmek için, vatandaşın ektiği iki üç metrekare kadar yerlerdir.
Tütün içenler, kolculara yakalanmamak için köyden çok uzak yerleri seçiyorlar ve etrafını çalılarla çevirerek üç beş kök tütün ekiyorlardı.
Ülke fakir, insanlar parasızdı. İnsanlar kaçak olarak yetiştirdikleri tütünleri gazete, kitap, hatta çimento kâğıtlarına sarıp içiyorlardı. Her zaman kâğıt bulmak da öyle kolay bir şey değildi.
Sigara içenler ödünç kâğıt alıp verirlerdi. Yaşlı başlı insanlar, benim gibi öğrencilerden birkaç kullanılmış defter ve eski kitap yaprağı dilenirlerdi.
Bir bahar günü annem beni, köyümüzdeki Eğitmen Dayılara kalbur almaya gönderdi. Dönüşte köyün bekçiliğini yapan, teyzemle evli olan, Kiriş lâkaplı eniştemi gördüm. Yanında tanımadığım iyi giyimli, fötr şapkalı, altın dişli, kır saçlı, gür bıyıklı, göbekli bir yabancı vardı. Yabancı cep saatinin kösteğini de şişman göbeğinin üstüne salmıştı. Bana ismimi sordu: “Osman" dedim. "Sana Osman değil, Osman Efendi diyelim” dedi.
Adamın davranışları, hele bana "Osman Efendi" demesi hem tuhafıma, hem de çok hoşuma gitmişti. “Fidelikte patlıcan fidanı var mı?" dedi. "Vardı ama bahçemize taşıdık" dedim.
O da benden yerini göstermemi istedi. Hep birlikte eve kadar geldik. Ben üst kata çıkıp kalburu anneme verdim. Annem avluda bekleyen bu adamın kim olduğunu sordu. Ben de, bilmediğimi, fakat bana patlıcan fidanı sorduğunu söyledim. Annem zeki bir kadındır. Adamın Kolcu olduğunu ve niyetini anlamıştı.
Annem beni döverek içeri götürüp odaya kapattı. Kolcu avludan “Osman Efendi, Osman Efendi“ diye sürekli beni çağırıyordu.
Annem de "Dört yaşındaki bacak kadar çocuk 'Efendi' mi olur, onu kandırmaya utanmıyor musun?" diye adamı tersledi, hatta azarladı.
Annem, aniden ortadan kayboldu. Gizlice çardaktan aşağı inip evimizin arkasındaki tütün fidanlarını yolup tuvalet çukuruna attı. Kolcu her tarafı aradı, fakat bir şey bulamadı. Zaten ekinler çok boy attığından hiçbir şey görünmüyordu...
Şimdi düşününce o kolcunun yaptığını da çok iğrenç buluyorum. Küçücük bir çocuğa, hileyle babasını jurnal ettirmiş oluyordu.
       Asst. Prof. Dr. Osman Nuri Yıldırım
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.