“Beni hatırladın mı?”

A -
A +
“Arkadaşım, bana tam 45 yıl önce uçurtma yapmıştın. Sana çok teşekkür ediyorum.”
 
 
Hatay Altınözü Kazancık köyünde ikamet ediyoruz…
60’lı yıllar… Bizim yöreye Kuseyr derler. Kuseyr engebeli (dağ, tepe, vadi) bir arazi yapısına sahip. Amik Ovası hemen yanı başımızda yer alır. Bizim yöreden ovaya pamuk işçiliğine gidilir. Ovadan bizim yöreye (Kuseyre) zeytin işçiliğine gelinirdi... Pamuk işçiliğine gittiğimiz günlerdi. Çadırlarda kalıyorduk. Ovanın rüzgârı tek yön eser. Uçurtmaya uygundur. Ne sert ne de çok yumuşak... Çocukların en büyük eğlencesi uçurtma uçurmak olur o günlerde. O gün de tarla dönüşü herkes uçurtmasını almış o büyük zevki yaşamaya başlamıştı. Benim ise uçurtmam yoktu. O yıllarda para verip uçurtma almak öyle mümkün değildi. Kendim ise uçurtma yapmayı çocuk yaşımda beceremiyordum.
E, hâliyle diğer uçurtma uçuran arkadaşların yanına gidip onlara bakıyor, sonra biraz çekingen biraz da umutla “Ben de uçurayım mı?” diye ricada bulunuyordum. Ama bu yalvarmalarımı kime yapsam “hayır” diye olumsuz cevap alıyordum...
Çok üzülmüştüm. O kadar üzülmüştüm ki bir kenara oturmuş gözyaşlarımı salıvermiştim... Bir ara omuzuma bir elin dokunduğunu hissettim. Gözlerimi silip dönüp baktığımda çok sevdiğim arkadaşım Miktat’ı gördüm. Miktat köyümüzden göçüp ovaya yerleşen bir ailenin çocuğuydu.
-Niye ağlıyorsun Abdullah…
-Hiç!
-Söyle niye ağlıyorsun?
-Hiç kimse bana uçurtmasını vermiyor...
Miktat sustu… Hiçbir şey demeden hızla uzaklaştı. Ben ise ağlamamı yarıda kesmiş çevremde uçurtma uçuran çocuklara üzgün ve de çaresiz bakmaya devam ediyordum...
Aradan çok geçmedi… Kısa bir süre sonra elinde uçurtma malzemeleriyle göründü Miktat…
Benim şaşkın ve sevinçli bakışlarım arasında işe koyulup bana çok güzel bir uçurtma yaptı.
Çok mutlu olmuştum. Yatarken bile uçurtmamı yanıma alıyordum. Artık her gün saatin 16.30 olmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Çünkü bu saatte pamuk tarlasından dönüyorduk.
Doya doya yaşıyordum uçurtma keyfini.
Ama bir şeyi unutmuştum. Arkadaşım Miktat’a teşekkür etmeyi… Daha sonra Miktat’ı hep aradım, sordum, soruşturdum…
Bazen yurt dışında, bazen şu şehirde bazen bu şehirde olduğu haberlerini alıyordum. Aradan tam 45 yıl geçmişti. Miktat’ı çok özlemiştim. Hatay’a geldiğini duyar duymaz gittim. Beni hemen tanıdı. ”Arkadaşım bana 45 yıl önce uçurtma yapmıştın. Çok teşekkür ediyorum” dedim. Sarıldık… İkimiz de ağlıyorduk.
Sevgi çok güçlü… Arkadaşlık ne güzel bir şey...
          Abdullah Aydın-Emekli Öğretmen
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.