"Yengenin bileziğini bozdurma!"

A -
A +
 “Bu güzel insan sıkı pazarlık yapmayı da ihmal etmiyordu. İşimiz bitince dükkânına döndük.”
 
Körü körüne Avrupa hayranlığı beni her zaman üzmüş, kimi insanların bu meyanda bu içerikte söz ve davranışlarını bir türlü içime sindirememiştim.
Teknolojik gelişmenin tek başına medeniyet olmadığını anlamak o kadar da zor değildi. Kendi hayatımda bizzat şahit olduğum insanlık örnekleri gerçek medeniyetin Anadolu’da olduğunu ispat eder nitelikte...
 
Bu örneklerin bir kısmını da olsa yazmak istedim. 80’li yıllar açıktan atamayla Erzurum Karayazı ilçesinin Aşağıincesu köyüne öğretmen olarak görevlendirilmiştim. Ailem de benimle beraber… Erzurum’a gittik. Bir züccaciye dükkânına uğrayıp lüzumlu eşyaları aldık. Ama yeterli değildi. Daha başka ihtiyaçlar da vardı. Şehri tanımıyoruz. Ne nerede satılıyor bilmiyoruz. Dükkân sahibinden bilgi almak istedim. Adam dükkânına kilit vurdu. Düştü önümüze saatler süren alışverişimizi birlikte yaptık. Bu güzel insan sıkı pazarlık yapmayı da ihmal etmiyordu. İşimiz bitince züccaciye dükkânına döndük.
 
Adama borcumu ödeyeceğim ama param yeterli değildi. Hanımdan kolundaki bileziğini istediğimi duyunca birden rengi sarardı. "Olmaz… Olmaz… Asla… Yengenin bileziğini bozdurma. Bana olan borcunu sonra ödersin” dedi.
Adam bizi tanımıyor, adresimi bilmiyor. Bu davranışına gıpta ettim, hayran oldum... Teşekkür ederek adresini aldım. Sonraki günlerde borcunu ödedim.
 
Bir başka güzellik… Hatay’ın Bozhöyük köyüne bir akraba ziyaretine gidiyorduk. Yolumuz bir mezarlıktan geçiyordu. Yol kenarında bir adam, önünde 5-6 tane karpuz… Satıcı zannettik ama değilmiş. Bizi durdurup “Bu karpuzlar sizin. İlk gelen yolcuya vermeye niyet ettim. Nasip sizinmiş” dedi. Teşekkür ve dua ile ayrıldık.
 
“Ne güzel insanlar var” demekten kendimi alamadım.
Ve bir çocuk… Adı Zekai… 5-6 yaşlarında. Dedesinin verdiği harçlıkla bakkala giderken elinde kuş olan bir çocuk görür. Kuşu ne yapacağı sorusuna çelişkili cevaplar alır. Kuşun hayatından endişe eder. Çocuktan kuşu kendisine satmasını ister. Anlaşırlar. Cebindeki parayı verip kuşu alır. Sonra da salıverir doğaya… Kuş uçup giderken onun vicdanı rahat etmiştir. Ceddimizin merhameti inkişaf etmiş gibi…
Hatay’ın Kazancık köyünün Zeki Dayı’sı… Bir insanlık örneği sergiler. (Bu olayı yıllarca Almanya’da kalmış, bazı Avrupa ülkelerini dolaşmış Mustafa Akaya Beyden dinlemiştim.) DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.