Elimi öpmeyi hak ettin!

A -
A +
“Evrakın hattına bakarak hangi bakanlığa ait olduğu anlaşılıp yazı ona göre okunurdu...”
 
Enver Abiyi Türkiye Hastanesi'nde ziyaretine gittiğimdeki görüşmemizi anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Dedelerinin evrakından bir beratı okurken "Grebene" yazısı hakkında “Evet efendim, burada divani hatla yazılmıştır” cevabı verdim.
“Gazanfer, beni öldürdün, elimi öpmeyi hak ettin!” buyurunca, hep hürmeten elini öpme arzumu da yerine getirdi. Baba ve dedelerinin memleketinin Osmanlıca yazılışına gıptayla bakıp ruhunu şad etmenin sevincini de yaşadı. Mutluluğu gözlerinden ve yüzünden ismi gibi pür nur görünüyordu. Tarafımı da elini öptürerek mesrur etti. Allahü teâlâ gani gani rahmet eylesin. Beratı okumaya ve açıklamama devam ettim:
“Divanı hattı, Osmanlı paleoğrafyasında (yazı inceleyen bilim) merkez evrakı yazı çeşidi olup görüldüğü gibi muhteşem bir görselliğe sahiptir. Osmanlılarda her nezaretin yani bakanlığın yazı çeşidi farklıydı. Evrakın hattına bakarak hangi bakanlığa ait olduğu anlaşılıp terminolojisi kafada şekillenip, ona göre okunurdu.
Mesela, müessesenizin kurumunuzun basıp dağıttığı, -Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şeriflerden sonra en kıymetli kitap olan- Mektûbat-ı Rabbani adlı eserin orijinali Talik Hatla yazılmıştır. Bu hat ile Şeyhülislamlık makamı yazışmaları, fetvalar ve mahkeme ilamları yazılırdı. Talik Hatlı yazı görülünce belgenin dinî konularda bir yazı olduğu anlaşılırdı.
Evliya sözlerinin, memleketimizde en çok görülen Mevlâna Hazretlerinin levhaları da bu hatla yazılmıştır. “Siyakat Hattı” Maliye Nezareti (Maliye Bakanlığı) yazısı olduğu gibi tek farklı harfle yazılan “Hariciye Nezareti” denilen Dışişleri Bakanlığı evrakları da Latin harfli olup Fransızcaydı. Avam yani halk yazısı da Rik'a şeklindeydi. Hatta 21. asrın en büyük hattatlarından olan merhum Cemil Bilgiç Beyefendinin de olduğu bir sohbette böyle anlatınca hayret edip “Geçtiğimiz asrın son büyük hattatı Şeyh’ül-hattatîn Hamid Aytaç Efendi'den ders almama rağmen bu farkı bilmiyorum” demişti Cemil Ağabey. Ben de kendisine “Bu resmî  evraklarda görülen hatların farkındalığıdır. Siz ve Hamid Beyefendi sanatkârsınız. Sanat ayrı, resmiyet ayrıdır” demiştim...
Yine bir başka sohbette de bu konuyu Enver Ağabeylere anlatırken “Efendim hatta bu farklılık üzerine Nasreddin Hoca Efendiye atfedilen bir de fıkra var” deyince Enver Abiler “Fıkrayı da anlat da neşelenelim, sohbette farklılık olsun, buyurmuşlardı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.