"Yemen'de nasıl hükmedeceksin?"

A -
A +
Resûlullah efendimiz, Mu'âz bin Cebel’i Yemen'e hâkim olarak göndermek istiyordu...
 
 
Rebîa bin Ebî Abdirrahmân Teymî hazretleri tâbiînin hadis ve fıkıh âlimlerindendir. Medine’de 70 (m. 689)’da doğdu. Enes bin Mâlik ve Sâib bin Yezîd gibi sahâbîlerle görüşerek onlardan rivayette bulundu. Kendisinden İmam Mâlik, Süfyân-ı Sevrî, Abdullah ibn-i Mübârek gibi pek çok âlim hadis rivayet etti. Medine’de 136 (m. 753)’de vefat etti. Şöyle nakleder:
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, Mu'âz bin Cebel’i “radıyallahü anh” Yemen'e hâkim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, Allahın kitabı ile dedi. (Allahın kitabında bulamazsan?) buyurdu. Allahın Resûlünün sünneti ile dedi. (Resûlullahın sünnetinde de bulamazsan?) buyurunca, ictihâd ederek, anladığımla dedi. Resûlullah, mübârek elini Mu'âz’ın göğsüne koyup, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resûlünün elçisini, Resûlullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu.
Bir hadis-i şerifte, (İlim üçtür: Âyet-i muhkeme, Sünnet-i kâime ve Farîdat-i âdile) buyuruldu. Âlimler bu hadis-i şerifi, Fârisî olarak açıklarken, (Farîda-i âdile, Kitaba ve sünnete uygun ilimdir. İcmâ'a ve Kıyâsa işarettir. Çünkü İcmâ' ve Kıyâs, Kitaptan ve Sünnetten çıkarılmaktadır. Bunun için, İcmâ ve Kıyâs, Kitaba ve Sünnete muâdil ve müsâvî tutuldu ve Farîda-i âdile denildi. Böylece, ikisi ile amel etmenin vâcib olduğu tenbîh buyuruldu. Hadis-i şerifin manası, dînin kaynağı dörttür: Kitap, Sünnet, İcmâ' ve Kıyâs demek oldu) demektedir.
Ömer-ibnül-Hattâb “radıyallahü anh”, Şüreyh’i kâdı olarak gönderirken, (Allahın kitabında açık olarak bildirilene bak. Bunu başkasından sorma! Burada bulamazsan Muhammed aleyhisselâmın Sünnetine tâbi ol! Burada da bulamazsan, ictihâd et ve anladığına göre cevap ver!) buyurdu.
Hazret-i Ebû Bekr’e “radıyallahü anh” davâcı gelince, Allahü teâlânın kitabına bakardı. Burada bulduğuna göre hükmederdi. Burada bulamazsa, Resûlullahdan işittiğine göre cevap verirdi. İşitmemiş ise, Eshâb-ı kirâmdan sorup, Onların icmâ'ı ile hükmederdi. Abdullah ibn-i Abbâs’a “radıyallahü anhüma” bir şey sorulunca cevabını Kur'ân-ı kerimde bulup, cevap verirdi. Kur'ân-ı kerimde bulamazsa, Resûlullahtan işittiğini söylerdi. İşitmemiş ise, Ebû Bekr ile Ömer’e “radıyallahü anhüma” sorardı. Cevap alamaz ise, kendi reyi ile bulup hükmederdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.