“Seni ilgilendirmeyen şeyi konuşma!..''

A -
A +
“Susması fazla olan kimse, birçok hatâ ve günahtan kendisini korumuş olur...''
 
Mudurnulu Dâvûd Efendi Osmanlılar zamanında Mudurnu’da yetişen evliyâdandır. Seyyid Yahyâ-i Şirvânî’nin yüksek talebelerinden Şeyh Habîb’in sohbetlerine devam edip, tasavvufun yüksek ma’rifetlerine kavuştu. Meczûb bir zât idi. 913 (m. 1507) senesinde Mudurnu’da vefât etti.
“Şakâyık-ı Nu’mâniyye” kitabının sahibi şöyle anlatır:
-Doğduğum andan bülûğ yaşına girinceye kadar dilim çözülüp konuşamamıştım. Bir gün babam beni alıp, Şeyh Davud’a götürdü ve benim bu hastalıktan bir an önce kurtulmam için duâ etmesini rica etti. Tâhâ sûresi 25-28. âyet-i kerîmelerinde meâlen: (Ey Rabbim! Benim, göğsüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimden düğümü [şu peltekliği] çöz. Böylece sözümü iyi anlasınlar!) buyurulduğu gibi duâ etti. Kendi mübârek ağızlarından, benim ağzıma bir şeyler okudu. Dilim hemen çözüldü. Evimize döndüğümde annemi görünce;
-Anacığım, artık ben konuşuyorum, diye seslendim.”
Yine şeyhin dostlarından biri şöyle anlatır:
“Bazı arkadaşlarımla Karaman diyârına seyahate çıkmıştık. Yolumuz susuz bir bozkıra uğradı. Susuzluk ve sıcak hava hâlimi perişan etmişti. Bu hâlde iken, karşıdan bir kalabalık göründü. Onlarda su bulabilirim ümidi ile sevinmiştim. Yakınımıza geldiklerinde gördüm ki, meczûb bir derviş, zikrederek (Allah, Allah diyerek) yürüyordu ve elinde su dolu bir ibrik taşıyordu. Bana doğru bakınca, elindeki ibriği havaya fırlattı. Havadan yere düştüğünde, o ânda hararetim geçiverdi. Bu zâtın kim olduğunu araştırınca, kâfilenin reîsinin Şeyh Dâvûd ve meczubun da, talebelerinden Şeyh Süleymân adında bir kimse olduğunu anladım. Hemen Şeyh’e koştum. Onun bu açık kerâmetini görünce, büyüklüğünü anlayıp ona talebe, oldum.”
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki: “Bu dil, kalbin habercisidir. Söz kişinin aklının miktarını gösterir.”
“İki şey kalbi katılaştırır: Çok konuşmak ve çok yemek...”
“Susması fazla olan kimse, birçok hatâ ve günahtan kendisini korumuş olur. Sözlerine dikkat et. Yoksa sözü söyledikten sonra, keşke bu sözü söylemeseydim, demiyesin!”
 “Bir şey vardır ki, yirmi senedir ve hâlâ onu elde etmek için uğraşıyorum. O da, beni ilgilendirmeyen şeyi konuşmamak!..”
 “Kişiye, her duyduğunu söylemesi, ona yalan olarak yeter.”
 “Seni ilgilendirmeyen şeyi konuşma. Nasıl dirhemlerini zayi ettiğin zaman üzülüyorsun, (yalan söylediğin veya başka kötü bir şey konuştuğun zaman) dilin için de üzül.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.