Beni dinler misin bir kez anne?

Bilmiyorum anne çok mu soru soruyorum?

Sana göre çok mu karamsarım, çok mu mızmızım?

Ama anne ben senin yetiştirdiğin kızım? Sormadan duramıyorum, sormam lazım…

Ben artık sıkıldım bu şehirden; süresi ve saati bitmek bilmeyen sanal oyunlardan…

Korkuyorum artık anne... Önünde salıncağı olmayan bahçesi, yeşili bulunmayan devasa apartmanlardan…

Sizlerin akşam heyecanla hop oturup hop kalkarak izlediğiniz haberleri izlerken korkuyorum. Savaş çığlıklarından, silah seslerinden…

Dizilerdeki şiddet ve öfke beni evimin içinde bile saklanacak yer arar hâle getiriyor…

Sokakta giderken yanı başımızdan geçen apansız ve ansızın motosikletler aklımı başımdan alıyor… Makas yapan otoban fareleri yüreğimi ağzıma getiriyor… Egzoz dumanları genzimi yakıyor…

Kalabalık caddelerde insan yığınları korkutuyor beni… Bakıyorum hepsi sadece kendisiyle birlikte… Hepsinin gözleri donuk, hepsi bir şeylerden tedirgin… Bir şeylere kırgın… Bir şeylerden ümitsiz…

Kendime bakıyorum… Kendimi de çok yalnız hissediyorum niye?

Niçin herkes, ihtiyarlar gibi kulaklık takıyor? Niye insanlar kendisinden başkasıyla konuşamıyor?

İnsanın insana artık ihtiyacı mı kalmadı anne? Navigasyon sebebiyle adres sormaya bile gerek kalmayan bir dünyada, mescide gidenler bile titrek gölgeler gibi süzülüyorsa…

 

 

 

 

“Gerçek dost, yanlış yaptığında seni uyaran, sonrasında ise koruyan kişidir. Yanlış yaptığında herkese duyuran değil.”

 

 

 

 

Başardı her bir Mehmet, desten yazdı her Ahmet;

Yedi ceddi dualı, Hak’tan gelir bu rahmet.

Mehmetler Mehmetçiktir on dört asır alamet,

Vatan millet uğuruna tarihi bir şükürsün,

Devlet millet ebedde senle kopar kıyamet.

 

 

 

“Yumurtalar eskisi gibi kolay soyulmuyor evet ama isterseniz haşlamadan önce yumurtaya çatal ucuyla bir küçük delik açar da haşlarsanız çok rahat soyacağınızdan emin olabilirsiniz.”

 

“Ağzı açık da olsa tencerenin taşma tehlikesi varsa merak etmeyin. Pratik bir yol olarak tencerenin üzerine bir tahta kaşığı ağzı ters gelecek şekilde uzatabilirsiniz.”