Balık bilmezse Hâlık bilir

Yeni işler yapmaktan korkmayalım. Otuz yıldır "ben kitap yazdım, nasıl yayınlayacağım?" diyen herkese 1 kuruş talep etmeden destek oldum.

"Ben kalkınma ajansına, ulusal ajansa, vakfa, derneğe, holdinge proje sunmak istiyorum" diyenlere de elimdeki tüm dokümanları yolladım. Proje belgelerini bedelsiz olarak inceleyiverdim. "Kitap, gazete, dergi, bülten, blog, web sitesi yayını yapmak istiyorum" diyenlere de tüm basamakları izah ettim, gerekli yazılımları verdim...

Kitap yazıp, bunu e-posta ile tarafıma gönderenleri teşvik etmek ve bu ülke biraz daha yükselsin diye, ilk baskılarını bedelsiz olarak yapıverdim.

Kütüphane kurmak istiyoruz diyen her kuruma, belediyeye, üniversiteye, vakfa vb. amatör bir ruh ile yazdığım 60'a yakın eserden makul miktarda hediye ettim.

Yazan, okuyan, tasarlayan, üreten, marka değeri yüksek bir ülke için ter dökenleri desteklemeye devam edeceğim.

Küçük hesaplar, hasetlikler, vasatlıklar, yıkıcı planlar her zaman mağlup olacaktır.

Yüz bin çiviyle saray yapan bir usta iki çiviyi yanlış çaktı diye idam edilirse o topraklara hiçbir zaman hak, hukuk, refah gelmez...

Atalarımız ne demiş: "İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir."

 

“İnsanı güzelleştiren malı mülkü, kaşı gözü, hırkası heybesi değil merhametidir...”

 

 

Yavrum deyip diz üstünde yatıran

Onlar için malın mülkün batıran

En sonunda yıkık evde oturan

Onca boşa giden emekler gördüm.

 

Onlara rızk için canına kıyan,

Evladı yedikçe kendisi doyan,

Amir-memur deyip ismini sayan

Onca Tuş’a giden emekler gördüm

 

Yaşlanınca sözde bana bakacak

Her türlü konuda arka çıkacak

Ata deyip ocağımı yakacak

Onca düşe giden emekler gördüm

 

Der Çakalcıoğlu nasırlı elim

Haksızlığa karşı susmaz hiç dilim;

Kimsesiz yurduna ayrılsın yerim

Onca Hış’a giden emekler gördüm

 

 

“Güneş girmeyen eve doktor girer” denilirdi şimdi buna ilave olarak “Günde bir elma giren eve doktor girmez” deniliyor; elmayı yanınızdan ayırmayın...”