Kim başlattı bu mevzuyu? -2-

A -
A +
Abiler, ablalar! Japonlara kaptırdığımız tek şey minimalist hayat olsa diyelim hadi kardeşim o da sizin olsun. Zeytinyağı mevzumuz da var hani. Bilirsiniz ülkeler arası “patent savaşları” yıllardır sürüp gitmekte. Şimdi iyi dinleyin Zeytinyağında 4 bin 891 patent bulunmakta. Türkiye bu kadar sayı içinden yalnızca 11’ine sahip olabilmiş. Bilin bakalım neredeyse hiç zeytin ağacı bulunmayan Japonya’da kaç patent var? Sıkı durun, tam olarak 761 tane. Yememiş içmemiş patent kapmışlar. “Adamlar çalışıyor abi!” Evet çalışıyorlar. Çalışsınlar da zaten takdirle karşılıyoruz. Olayımız tamamen kendimizle.
Biz, biz olmayı unuttuk. Biz gibi yaşamayı unuttuk. Köklerimizden gelen deha ve azmi tarihe gömmeye çalışır gibi davrandık. Şeytan diyor ki başla Orta Asya’dan Hun Türklerindeki hayat felsefesini baştan aşağı çöz, aktar. Neyse ki minimalist hayat felsefesi elektriği bu kadar harcamaya izin vermiyor da şimdilik kurtuluyoruz. Haftanın mesajını da verdiğimize göre dağılabiliriz.
Durun, durun! Hazır bu kadar konuyu saptırmışken haftaya bir film, bir kitap bırakalım güzellik olsun.
Film önerimiz: Hotel Rwanda
Yönetmen koltuğunda Jerry George var. Gutu ve Tutsi halkı arasındaki kaostan Paul hem kendi ailesini, hem de masum insanları korumak üzere bir şeyler yapmak zorundadır. Filmde Don Cheodle, Joaquin Phoenix, Nick Nolte gibi oyuncular boy gösteriyor.
Kitap Önerimiz: Ben, Malala
Yazar: Malala Yusufzay&Christina Lamb
Ben, Malala sade bir dille yazılmış, film tadında ilerleyen gerçek bir hayat öyküsü. 2014 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Malala Yusufzay’ın otobiyografisi; tek bir insanın sesinin bile dünyayı değiştirebilecek güce sahip olduğunu, susturulmayı reddederek haykıran küçük bir kızın dünyaya nasıl ilham verebileceğini kanıtlıyor.
Zannımızca bu kadar laf kalabalığı bu haftalık yeterli. Müsaadenizi talep ederek neşeli ve kitaplı günler diliyoruz efendim.
              Selda ERTAŞ
 
ŞİİR
 
     Güzel ilçem Aybastı
 
Esenti’nin merkezine kurulmuş,
Güzel yerdir, canım gözüm Aybastı.
Nice şehit kanlarıyla yoğrulmuş,
Esrarengiz bir yerdedir Aybastı.
 
Gökyüzünde koşuşuyor bulutlar
Öte yanda Küçükyaka, kutlular,
İnsanları hep neşeli, mutlular
Doğum yerim, vatanımdır Aybastı.
 
Kutlular’dan Sarıyar’a geçilir,
Sefalık’ta soğuk sular içilir,
Güz gelende yaylalara göçülür,
Her tarafın kayda değer Aybastı.
 
Yola çıkıp gidebilsem bir eğer,
Perşembe yaylası dünyalar değer,
Festivalin insanlar çok sever,
Göletinle ünlüsün sen Aybastı.
 
Yeter ey Selim Genç bu meth ü sena,
Kimseye yâr olmaz bu dâr-ı fena,
Ömrünün sonuna dek bu can aşina
Dertlerimin dermanısın Aybastı.
                                 Selim Genç
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
ACEM:  Acem kelimesi İranlı olana denildiği gibi yabancı anlamında da kullanılmaktadır. Hatta bugün “ben konuya Fransız kaldım” diyerek anlatılan yabancılık ifadesi, bizim dilimizde asırlar öncesinden “acem” kökünden gelen “acemi” kelimesiyle ve bir kelime hâlinde ifade ediliyordu. “Fransız kaldım” deyimini aynen uyguladığımızda acem ile bu ifade “ben acem kaldım” şeklinde denilebilir.
 
KEPAZE: Aslı Farsça “kebâde” olan “kepaze” kelimesi, iki farklı anlamda kullanılmaktaydı. Birincisi bizim bugün kullandığımız anlamıyla itibarsız, adi, müptezel, kıymetsiz kimse veya haysiyetsiz, şerefsiz, rezil. Hürmet ve saygıya müstahak olmayan... İkinci anlamı da talim yani eğitim amacıyla kullanılan ok yayının gevşemiş hâli…  Yani yayın kepaze olması da aslında insanın kepaze olmasıyla eştir. Bu anlamda değerlendirildiğinde insanın insanlığından saygınlığından gevşediğindeki veya saygınlığı kalmadığındaki hâlidir kepazelik hâli…
 

​ATASÖZÜ

Barutla ateş, bir yerde durmaz (olmaz)...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.