“Hiçbir şeyde gözüm yok!”

A -
A +
Birisi lafın yeri gelince “hiçbir şeyde gözüm yok” derse ne anlarsınız? Ya da şöyle sorayım: Hiçbir şeyde gözünüzün olmadığı bir duygu hâline kapıldınız mı?
Konuyu daha iyi anlatmak için yaşanmış bir örnek vereyim... Arıcılığa ilk başladığımda üç adet arı oğulu aldığım ve her görüştüğümüzde arıcılıkla ilgili zevkli sohbetler yaptığımız yaşlı bir amcamız vardı. Amcamızın önce hanımı rahatsızlandı. Haftada iki gün hanımına refakatçi olarak diyalize gidip geliyordu... Diyaliz birkaç yıl sürdü. Sonra hanımı vefat etti. Amca altmış yıl sonra evde ilk defa yalnızlığı yaşıyordu. Hanımının vefatından üç beş ay sonra evde merdivenden düşmüş. Şükür sadece kolu kırılmış. Kolunun iyileştiği sıralarda yolda karşılaştık. Mutsuzluğu yüzünden okunuyordu.
Sıhhatiyle ilgili konuşmalardan sonra arıları sordum. Eskiden olsa çok heyecanla karşılayacağı ve saatlerce konuşacağı bu soru karşısında sadece “Ragıp ne arı ne de başka bir şey… Emin ol, hiçbir şeyde gözüm yok” dedi.
Siz ne düşünürsünüz bilmem ancak, ben ne düşündüğümü söyleyeyim.
Amcanın “göz” ile anlatmak istediği aslında gönül ve gönlü dolduran sevgi, muhabbet.
“Hiçbir şeyde gözüm yok” derken de, gönlüne doldurduğu bütün sevgilerin bir hayal gibi elinden kayıp gittiğini anlatmak istiyor.
“Gönlümü hayallere; biteceği baştan belli olan sevgilere bağlamışım. Onlar da elimden uçup gitti. Onların eksikliğini ne ile dolduracağımı bilemiyorum. Bu sebepten gönlüm sevgisiz, boş kaldı ve mutsuzum” diyor.
Her sevginin bir menzili var. Kısa menzilli sevgiler amcamızı yolda bırakıp gitmiş. Onun durumu böyle… Ya bizler ne durumdayız? Gönüllerimiz ne hâlde? Hangi sevgilerle dolu?
Bu sevdalarımızın menzili ne kadar? Bize nereye kadar yâren olacaklar?
İleriyi düşünebilen akıl kabiliyetine sahip olan insana yakışan, gönlünü kısa menzilli sevgilerle değil; sonsuzluğa odaklanmış sevgiyle doldurmak olmalı.
Yoksa menzili kısa sevgiler yüzünden iflas etmiş gönülle yolda kalmak var...
          Ragıp Bayraktar- ragipbayraktar64@gmail.com
 
 
 
ŞİİR
 
                       Bayrağım
 
Dalgalan yücelerde ay yıldızlı bayrağım
Seninle huzur bulur ovam, ırmağım, dağım
Seninle doğmuşum ben, seninle olacağım
Başımdaki gölgenle asırlara uzanıp…
 
Huzur denen şey sensin, şeref denen şey sensin
Benim içimde doğdun, tamamen sen bendensin
Şu koca TÜRKİYE’mi kuşatan bedendensin
Biz artık ayrılmayız, kül olmadıkça yanıp…
 
Şehidimin kanı var renginin zerresinde
Okunan ezan şahit cami minaresinde,
Hürlüğüme şahit o dalgalanan sesinde
Şükürlerle dolarım yüce Rabbimi anıp…
 
Bayraksız bir yaşantı sefih bir hayat demek
Ayaklar altındayken hiç olur mu yükselmek?
Benim başım göklerde bu da sen varsın demek
Asırlara koşarım hürriyetime kanıp…
 
                  Hüseyin Hilmi Levent
 
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
SİRAYET: “Sirayet etmek” şeklinde kullanılan bu kelime daha çok tıp alanında kullanılırdı. Sözlük anlamı “yayılma”, “dağılma” “bulaşma” ve “geçme” gibi anlamlara gelirken tıbbi anlamda daha çok bulaşıcı hastalıklar için “sirayet etti” diyerek hastalığın bulaştığı dile getirilirdi. Buradan yola çıkarak “bulaşıcı hastalıklar” ifadesi de “sâri hastalıklar” diye söylenirdi. Yine sosyal hayatta bir ünlünün ortaya çıkarttığı modanın geniş halk kitlelerince taklit edilmeye başlanması da “sirayet etti” kelimesiyle söylenirdi. Örnek olarak “bu sene beyaz gömlek alışkanlığı herkese sirayet etti” gibi...
 
ATASÖZÜ
 
Belli düşman, gizli dosttan yeğdir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.