Benim ustam derdi ki…

A -
A +
Benim bir ustam vardı yıllar öncesinde… İşinde prensip sahibiydi… İş yerine hepimizden önce gelir dükkânı o açardı. O yıllarda bakır kaplar vardı, bakır tencereler, sahan dediğimiz yemek tabakları, tavalar siniler… Hepsinin belirli zamanlarda kalayı dökülür ve bakır rengi çıkmaya başlardı… Hem sağlık açısından hem gelen misafire ikram açısından kalaylı kaplara sahip olmak ayrıcalıktı… Müşterilerimiz vardı, belirli zamanlarda kap kacak getirip kalaylamamızı isteyen… Kalaylanacak kaplar incecik kum ile önce bir güzel silinir eski kalay alınır sonra körükte ateş nişadır ve kalay ile ustamızın maharetli ellerinde sahanın içi tencerenin içi kalaylanırdı… Pırıl pırıl parlardı kalaylı kaplar…
Şimdi evlerde cam ve porselen tabaklar çoğaldıkça kalaycılık da unutulan mesleklerden oldu…  Ben de o mesleğin son çıraklarından sayılırım… Peki bana ustamdan geriye ne kaldı? Verdiği öğütler, nasihatler kaldı… Bunlardan birini sizinle paylaşayım dedim.
Ustam derdi ki:
“Bak oğlum iş yerine gelen evine gelen ocağına gelen insanlar farklı farklıdır… Ama bunların tamamı üç sınıfa ayrılır… Üç çeşit misafir vardır.
Bir kısım misafir vardır, dükkânına gelir oturur hoş sohbet ağırlarsın… Bir çay ısmarlarsın çayla gönlünü hoş tutup gönderirsin…
Bir başka misafirin vardır, onu çayla göndermezsin. Ona yemek ısmarlarsın, hatta akşam yatıya kalacaksa götürür en lüküs otelde misafir edersin… Kıymet verdiğini belli edersin…
Bir kısım misafir daha vardır… Onu ise akşama alır evine hanene misafir edersin… Gerekirse bulgur aşı yedirir ama koynunda yatırırsın… Sana diyeceğim bulgur aşı yedirip de koynunda yatıracağın misafirin çok olsun…
         Yıldırım Kardeş
 
 
 
ŞİİR
 
     Sen İstanbul'u bilemezsin...
 
Nice aşklar yaşar yumuşacık bağrında
Tarihî sevdalar uyur toprağında
Hâlâ gölgeler görünür surlarında
Hikâyesi canlıdır her köşesinin
Güzelim sen İstanbul'u bilemezsin
 
Gemiler dolaşır mavi sularında
Güneş solar ışıklı parlak ufkunda
Sevinçlere yol olur gözyaşlarında
Eşi bulunmaz tükenmez sevgisinin
Güzelim sen İstanbul’u bilemezsin
 
Hasret çeken gözler bekler camlarında
Vuslat gizlidir sıcak yağmurlarında
Serilidir dikensiz güller yollarında
Bin yıl hatırı vardır bir kahvesinin
Güzelim sen İstanbul'u bilemezsin
 
Karlar erir is kokulu damlarında
Sarkıtlar sıralıdır saçaklarında
Çiçekler kokar baharında kışında
Dünyalar altında kalır gölgesinin
Güzelim sen İstanbul'u bilemezsin
 
Dostluklar saklıdır kaldırımlarında
Muhabbet yazılıdır her sayfasında
Anılar kazılıdır çınarlarında
Yazılmamıştır sözleri bestesinin
Sen gerçekten İstanbul'u bilemezsin
 
                                            M. S. T
 
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
MELEKLERE İNANMAK: İmanın altı şartından birisi meleklere inanmaktır: “Ve melâiketihi” Allahü teâlânın meleklerine inandım, demektir. Allahü teâlânın kullarıdırlar. Hepsi Allahü teâlânın emirlerine itâat ederler. Günâh işlemezler. Erkek ve dişi değildir. Evlenmezler. Diridirler. Yemezler, içmezler, uyumazlar. Nûrânî cisimdirler, akllıdırlar. En üstünleri dört tanedir. 1- Cebrâîl aleyhisselâm: Vazifesi, Peygamberlere vahiy getirmek, emir ve yasakları bildirmektir. 2- İsrafil aleyhisselâm: Sûr’a üfürmekle vazifelidir. Birinci üfürmesinde hâsıl olan sesi işiten, Allahü teâlâdan başka her diri ölecek, ikincisinde hepsi tekrar dirilecektir. 3- Mikâil aleyhisselâm: Rızık gönderilmek, ucuzluk, bolluk, kıtlık, pahalılık ve her maddeyi hareket ettirmekle vazifelidir. 4- Azrâil aleyhisselâm: İnsanların rûhunu almakla vazifelidir.
Bunlardan sonra dört sınıf melek vardır. Hamele-i Arş denen melekler dört tânedir. Huzûr-i ilâhîde bulunan meleklere, Mukarrebîn denir. Azap meleklerinin büyüklerine Kerûbiyân, rahmet meleklerine Rûhânîyân denir. Cennet meleklerinin büyüğünün adı Rıdvân, Cehennem meleklerinin büyüğünün adı Mâliktir. Cehennem meleklerine Zebânî denir. Sayısı en çok olan mahlûk meleklerdir. Göklerde, meleklerin ibadet etmedikleri boş bir yer yoktur.
 
ATASÖZÜ
 
Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.