Ondan nefret ediyorum!

A -
A +
İnsan genelde ilk bakışta anlaşılmaz. Biraz odaklanmak gerekir anlaşılması için… Örneğin hayal kuran birisi dikkatle bakıldığında hissedilir. Rüya görenin gördüğü rüyayı size anlattığı kadar anlarsınız. O ise o rüyayı nasıl yaşamıştır bir bilseniz… Kimi vardır roman yazar gibi anlatır rüyayı… Kimi var bir kelime edemez rüyasıyla ilgili… Karnı aç olan kimsenin açlığını hemen fark edemezsiniz.
Yalan söyleyenin yalanını da…
Kimi seven vardır… O kadar çok sever ki dillendiremediği sevdiğini…
Onun adını, “ondan nefret ediyorum” diyerek anar bazen…
Eski zamanlarda bir küçük çocuğun annelik davası vardır. İki kadın da hâkimin huzurundadır. Her ikisi de çocuğun kendisine ait olduğunu söyler.
Şimdiki gibi DNA testi falan yoktur elbet…
Hâkim her iki kadını da dinler. Her ikisi de gözyaşları içinde “çocuk benim” diye anlatmaktadır. İşin içinden çıkmak güçtür… Sonunda hâkim bir yolunu bulur. Der ki:
“Anlaşıldı. Madem ikiniz de bu çocuğa bu kadar sahip çıkıyorsunuz. O hâlde çocuğu ikiye böleceğiz. Yarısı birinizde yarısı birinizde kalacak.”
Bu karar üzerine çocuğun gerçek annesi ileri atılır. Der ki:
“Aman Hâkim Bey. Aman… Ben yalan söyledim. Çocuk benim değil… Yeter ki kesmeyin onu!”
Hâkim böylece çocuğun gerçek annesinin kim olduğunu anlamıştır.
Gerçek anne, çocuğu aman kesilmesin de kendi yanında olmasa da olur diyecek kadar çocuğunun canını düşünmektedir.
Bu bir örnektir… İnsan hayatında yüzlerce kimseyle görüşmüş olabilir. Ama içlerinden kimi en yakınıdır. Kimi sevdiğidir. Kimi hayatında bir daha hiç görmeyeceği bir kimsedir. Kimi görüşmek zorunda kaldığıdır… Kimi bir dahaki sefere görüşmek üzere not aldığıdır. Kimi hayat boyu unutamayacağı derecede olumlu olumsuz etkilendiğidir.
Derler ki insanlar üçe ayrılır. Kimi ekmek gibidir her daim ararsın. Kimi ilaç gibidir lazım olduğunda ararsın. Kimi mikrop gibidir aramasan da o gelir seni bulur!..
 
 
 
 
ŞİİR
 
    Ondan sonra
 
Aylardan şubat
Havalar sıcak
Bir lodos ki sorma
Yağmur ısmarlıyor bulutlara
Kirpiklerimde üç beş damla
Mevsimler değişti
Ondan sonra
 
 
Hayat durdu bir bakıma
Karanlığa gömüldü dünya
Bir de yokluğu çöktü omzuma
Hâlimi hiç sorma
Gülüyoruz arada sırada
Fakat kalmadı neşemiz
Ondan sonra
 
Haliç'ten geçiyor bakıyorum
Bildiğim dualardan okuyorum
Bir acı ki sorma
Güz düştü baharlarıma
Hüznü kaldı hatıra
Gerçeğe kırıldım
Ondan sonra
 
Aylardan şubat
Yüreklerde ateş
Bir yangın ki sorma
Hasret aşılıyor aşka
Yüzü her an hatırımda
Hep mahzunum, küskünüm
Ondan sonra...
 
                    M. S. T.
 
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
MÜCELLA: Arapça cila kelimesinden türemiş “parlak”, “cilâlı” anlamına gelmektedir. Mücella kelimesi kendinden önce kelime alarak tamlamalar meydana getirmiştir. Örnek olarak mirât-ı mücellâ. “Parlak ayna” anlamındadır. Nedim bir gazelinde bu kelimeyi şöyle kullanmıştır:
"Niçin sık sık bakarsın öyle mirât-ı mücellâya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayrân mısın kâfir"
Mücella, mücellid kelimesiyle karıştırılmamalıdır. Mücellid de Arapça cild kelimesinden türetilmiş olup kitap ciltleyen, ciltçi anlamına gelmektedir.
 
 
ATASÖZÜ
 
İğneyi kendine çuvaldızı ele batır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.