Çağımızın vebası cehalet

A -
A +
Veba enfeksiyon hastalıklarına verilen genel bir isimdir. Antik Çağ'dan beri bilinen özellikle Orta Çağ döneminde neredeyse Avrupa nüfusunun üçte birini helak eden müzmin bir rahatsızlıktır. Bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Yazıya bu şekilde başlamamın asıl sebebi veba ile cehalet arasında bazı benzerliklerin olduğuna işaret etmektir...
"Teşbihte hata yoktur hatasız da teşbih olmaz" cihetinden (yönünden) durumu açıklamaya çalışacağız. Cehalet, Arapça bir kelime olup dilimize yerleşmiştir. Kelime manasıyla bilgisizlik demektir. Cahil kelimesinden türemiştir. Bazı durumlarda aşağılamak için de kullanılır. Yalnız bu metinde böyle bir niyet gütmeden sadece farkındalık oluşturmak amacıyla tasarladığımız bir yazı oldu. Eskilerin çok yerinde kullandığı bir söz vardır "bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır" diye. Bu cümleyi prensip ve hayati bir kural hâline getirmemiz gerekiyor.
İki çeşit cahil tanımı vardır. Bunlardan birincisi cahilliği basit olan yani; herhangi bir konuda malumata sahip olmayan ve bununla alakalı bilgilere sahip olduğunda onu kavrama ve açıklama yoluna giden kişidir. İkinci çeşit cahil kişiler bilmediğini bilmediğinden de haberi yoktur. Tavrı bir hastalık hâlini alıp evreler geçirmiştir. Tedavisi kuvvetle muhtemel güçtür.
Bir şey zıddı ile bilinir. Cehaletin zıddı ise eğitimdir. Eğitimin ne derece önemli olduğunu cehaletin bedelini ödediğimiz zaman anlayabileceğiz. Eğitim hayat için ekstra bir çaba değildir. Eğitim, aslında hayatın tam manasıyla kendisidir, insanın ekmek ve su gibi hayati ihtiyaçları nasıl bir zorunluluk arz ediyorsa eğitimin de insan için zaruri bir ihtiyaç olduğunu ifade edebiliriz. Kişisel gelişim, insan için bir gaye olmalıdır. Bu gelişimin neticesi de üretken bir toplumu beraberinde getirir. Tüm fikirlere açık olmak gerekir. Kendi düşüncesinden olmayanı ötekileştirmemek gerekir. Doğru bilgiye ancak sorgulanarak ulaşılabilir...
             Serkan Doğan
 
ŞİİR
 
        Pişmaniye
 
Bir rüzgârdır gelir geçer,
Bazıları deler geçer.
Pişmanlıklar fayda verir.
Tövbe, kalpten geçenlere!
 
''Peki'' de de hedef olma;
Üç beş şakşaka tef olma;
Çakma taşa sedef olma.
Tövbe, kalpten geçenlere!
 
İdam sehpası, ''siyaset'';
Kafayı bozar ''riyaset'';
Ara açar dostla, ''haset''.
Tövbe, kalpten geçenlere!
 
Boş yere cimrilik niye?
Varken dostuna hediye?
Nefs azınca ''Sen, ben!'' diye...
Tövbe, kalpten geçenlere!
 
''Ney'e üfle!'' -Bu nefes boş!-
''Bunu da iç!'' -Sevapsa hoş!-
''Aşkımsın sen!'' -Rabb'imse koş!-
Tövbe, kalpten geçenlere!
 
        Rıdvan Üzel-Edebiyat Öğretmeni
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
GAYRİMENKUL: Yazılışı esasında gayr-ı menkul şeklindedir. Bir terkiptir. Yani iki kelimeden oluşan tek kelimedir. Gayr kelimesi diğer, başkası, maada, el, yabancı gibi anlamlar içermektedir. Dilbilgisi olarak da istisna edatıdır. Dolayısıyla başlarına getirilen kelimelere olumsuzluk kazandırır… Gayriihtiyari, gayrimeşru kelimelerinde olduğu gibi… Burada da menkul kelimesinin başına gelmiştir. Menkul olmayan anlamındadır. Menkul nedir? Menkul da nakledilebilen taşınabilen, bir yerden bir yere götürülebilen anlamındadır. Gayr-i menkul kelimesi terkip hâline geldiğinde ise bir yere taşınamayan, bir yere götürülemeyen anlamındadır. Bugün bu kelimenin yerine “taşınmaz” çoğul olarak “taşınmazlar” denilse de hukuk dilinde yanlış anlaşılmaması için hâlen “gayrimenkul” kelimesi sıkça kullanılmaktadır. Bunlar da ev arsa, bağ bahçe gibi mülklerdir…
 
 
ATASÖZÜ
 
Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.