Hatırlamaya ihtiyacımız var -1-

A -
A +
“Dünya bir padişaha çok, iki padişaha az” diyen Yavuz Sultan Selim Hanın dünyaya 46 yıl boyunca hükümdarlık ettiği Süleyman Han'ı okudunuz mu hiç bilmem? 46 yıl boyunca dünyaya sultanlık etmiş bir padişahtan söz ediyoruz. O kadar ki değil kendisinin gitmesi, değil askerinin gitmesi; Avrupa’da Ren Nehri kenarındaki mahsullerine dadanan Fransızlara karşı Almanların kendisinden yardım istemesi üzerine “Fransızlar korkak âdemlerdir. Oraya asker göndermeye değmez. Birkaç yeniçeri kıyafeti göndermeniz kâfidir. Şöyle nehrin kenarında görecekleri kadar birkaç yeniçeri kıyafetiyle dolaşsınlar yeter” buyurmuştur. Gerçekten de yeniçeri üniformalarını gören Fransızlar bir daha Almanya’nın mahsullerine musallat olamamışlardı. Bu kadar ünlü, bu kadar güçlü, bu kadar kudretli bir sultan ne buyurmuş peki? “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...” Yani… Bir nefes sağlık sıhhat içinde olmayınca dünyanın hiçbir şeyinin kıymeti yok… İlle sağlık ille sağlık… Konuyu nereye getireceğim? Sosyal medyada sağlık üzerine neler paylaşılıyor neler… Ve biz özümüzden koptukça, doğal hayatımızı kültürel zenginliklerimizle desteklemedikçe içine düştüğümüz buhranları bu sosyal medyadan gelen kaynağı belli olmayan sanal ve banal bilgilerden elde etmeye çalışıyoruz… Bugün bu paylaşımlardan doğrusu fena sayılmayacak bir tanesini paylaşıp sonra da yine özümüze dönmemizin ne kadar önemli olduğu konusunu bir kere daha altını çizerek gündeme getireceğiz. Gördünüz mü söylenenleri… Şimdi dönüp bakalım kendi kültürümüze, özümüze… Gelenek ve göreneklerimize… Sonra da görelim ki bizim millet olarak öğrenmeye ihtiyacımız yok. Bizim hatırlamaya ihtiyacımız var... Hatırlayalım o zaman. Bakalım ne demiş atalarımız?             Aslı Zülal Öz-İstanbul         ŞİİR                Ciğerpareme   Sensiz her anım ıstırap Özlemin hiç küllenmiyor ki yavrum İsyan etmekten sen koru Ya Rab Çok özledim, doyamadım ki yavrum.   Hep güzellikler getirdin bana Şifa oldun bedenime, ruhuma Şimdi bakıp boş kollarıma Kavuşmayı hayal ediyorum gül yavrum.     Bir yanım hep buruk, hep yarım kaldı Seninle beraber neşem de kaydı Hani içimde bir çocuk vardı Sen gidince o da gitti be yavrum     Cennet nimetleri afiyet olsun Rabbim bizleri de kavuştursun Eminim çok rahat, çok mesutsun İnşallah şefaatçimiz ol yavrum                         Rumuz: “Betül”     FAYDALI BİLGİLER   ZEKÂT VERMEK: İslam’ın beş şartından üçüncüsü, (Malının zekâtını vermektir). Zekâtın lügat manası, temizlik ve övmek ve iyi, güzel hâle gelmek demektir. İslamiyet’te zekât demek; ihtiyâcından fazla ve (Nisâb) denilen belli bir sınır miktârında (Zekât malı) olan kimsenin, malının belli miktârını ayırıp, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen Müslümanlara, başa kakmadan vermesi demektir. Zekât, yedi sınıf insana verilir. Dört mezhepte de, dört türlü zekât malı vardır: Altın ve gümüş zekâtı, ticâret malı zekâtı, senenin yarıdan fazlasında çayırda otlayan dört ayaklı kasap hayvanları zekâtı ve toprak mahsûlleri zekâtıdır. Bu dördüncü zekâta (Uşur) denir. Yerden mahsûl alınır alınmaz uşur verilir. Diğer üç zekât, nisâb mikdârı olduktan bir sene sonra verilir.  
ATASÖZÜ   Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.