Kadına değer veren toplum olmak -1-

A -
A +
Zaten Türklerin geleneğinde var kadına kıymet vermek… İslamiyet’in kadına kıymet vermesiyle örtüşmüş, daha bir değer kazanmış bu örf ve âdet bu gelenek…
Şimdi dönüp bakalım şu perişan hâlimize… Şu geldiğimiz noktaya ve sefilliğimize…
Özellikle de kadınımız ne hâlde bir bakın, günümüze… Anası babası ya da çevresi tarafından hor görülen kadınlarımız ve kızlarımız… Görmüyor musunuz erkeğin elinde maskara oluyor çoğunluk bu yavrularımız…
Kimi kırsal kesimde hâlâ bir mal gibi alınıp satılıyor… Kimi bir milletin gözü önünde sokak ortasında bıçaklanıp, dövülüp sövülüp vuruluyor öldürülüyor…
“Yıllar yılı kan yutup kızılcık şerbeti içtim” diyenler var, sorsanız birçoğuna… Bu neredeyse bir gül gibi koklanmak için yaratılmış Allah’ın kullarına… Bu aşağılık muamelede bulunan şeref yoksunu haysiyetsizlere bilmem ne demeli, acaba ne ceza vermeli? Ya da bunları nasıl eğitip insan içine adam olarak geri döndürmeli?
Gerçekten de çok acıdır, gerçekler çoktan da acı… Bu zavallıcıklar… Ya ana babasının eline bakıyor ya evlendiğinde kocasının eline… 
Ama onları çalıştırmak ve sırtından geçinmek gibi bir mantıktan da artık kurtulalım…
“Çalışan kadın” diye doğrusu işin suyunu çıkardık… Anneler çalışırken çocukları başka kadınlara bıraktık…
Neredeyse üç aylık bebelere el attılar… Çocuk kreşi diye çocukları ana kucaklardan aldılar… “Ana kucağı” nedir, bilmedi birçok yavrucak? Anne sütüyle beslenmesi gerekiyordu, ancak… Anneyi çalışmaya zorladı bu zor hayat şartları… Daha kader yaşında birbirinden ayırdılar onları…
Annesiz büyüdü artık nice bebeler… Ne şefkati tattı ne huzuru kokladı biçareler… Buz gibi odalarda, tatsız tuzsuz mamalarla… Bakıcının elinde, sanal oynamalarla… Akşama kadar kreşte bekledi de bekledi… O çocuklar öyle ki… Ana babası hayatta olsa da sanki yetimlerdi…
                Uz Psikolog Erdinç Üstündağ
 
 
 
 
ŞİİR
 
             Şehrim hayaline
 
Aslına bakılırsa efendim
Her şey bir asılsızlıktan ibaret değil midir?
Nice şeyler hayal ederiz.
Orda evimiz barkımız olurlar
Sonra bakarsın asılsız...
Ne evin vardır ne barkın
O kurulan ütopik şehirde
Sadece heyula misafirin olmuştur.
Hülyalar kimine göre güzel
Kimine göre de
Elem dolu bir sona sahipler.
 
Biz efendim,
Düşünürken güzele dair olanı;
Güzel bir edayla gezer dışarda.
Beklenmedik bir anda
Çaldığında kapımızı
Tazedir baştan aşağı.
Gözüne değmez gözü.
 
Şehrin olan güzel
Hem eskiyi barındırır yüzünde
Hem baştan aşağı yeni iddialar koşuşturur
Güzel değince gönle,
Bir şey kaybeder mi güzelliğinden
Çalınmayan kapım
Hayalde tam bir hiç
Yoktu
Belki de adı tanınmayacaktır o şehirde...
 
                                Özer Hüseyin
 
 
PRATİK BİLGİLER
 
Salça: Salçanızın üzerini biraz zeytinyağı ile örterseniz küflenmeden kullanırsınız.
Sebze pişirirken: Sebzeleri pişirirken mümkünse su kullanmayın veya çok az su kullanın. Bu sâyede daha taze görünüşlü olurlar. Sebzenin atılacağı suyu da, daha önceden kaynatıp sebzeyi sonra koyun. Bir de sebze yemeklerini fazla karıştırmak da doğru değildir.
Sebzeler pişirilince, vitaminlerinin büyük bir kısmı gideceğinden, mümkün mertebe yenilebilecek olanlarını çiğ olarak da tüketin.

Sebzeler, doğranmadan önce yıkanmalıdır. Doğrandıktan sonra yapılacak yıkamada faydalı maddeler suya karışır gider. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.