Ben bir öğretmenim -3-

A -
A +
Doç. Dr. Mustafa Şeker Bey'in işaret ettiği her sahada yeniden tarih boyu yaşayacak marka isimler yetiştirmek için gereken neydi? Haydi çözelim o şifreyi. Aslında kolay.
ONLARIN ORTAK ÖZELLİĞİ NEYDİ?
A) Dünya menfaati. B) Makam-mevki. C) Zenginlik. D) Unutulmamak. E) Hiçbiri.
Cevap belli. E) Hiçbiri.
Bugün Batı’da dahi hâlâ hayranlıkla okutulan Osmanlı Medeniyetinin bekçileri ve taşıyıcı direkleri o zatların ortak özelliği Allah rızası idi. İşte hiçbir okulda bulamadığımız bu hedef, öğrenciler şöyle dursun, öğretmenler ve velilerde dahi ender rastlanan bir durum. Fenomen olmak bu dünyada kalacak, şöhretin yeni fenomenlerle silinip gidecek. Allah rızasını gözetenler ise her daim tarihe altın harflerle izlerini bırakır, çünkü onlar kalplerin fatihidir, nefislerin değil.
•Bunun için de şöyle bir çözüm önerebiliriz. Göz boyamaktan öteye gidemeyen bir kodlama robotik kursu yerine mahallenizde, çevrenizde gönüllü insanları bulun. Okullardaki ortama gönüllüleri sokun. Üniversitedeki genç mühendisler en az bir dönem kendi yaşadıkları mahallenin okulunda staj yapsın. Çocuklara mühendisçe düşünmeyi öğretsin. Elimizdeki muazzam imkânlar bunlar. Üst sınıflar alt sınıflara öğrendiklerini öğretsin. Sosyal Sorumluluk projeleri ile toplum olmanın bilincine varalım, illa adına takım çalışması demeye lüzum yok.
•Adalet tesisi, her alanda en önemli maddedir. Şu anda devlet okullarında, meslek liselerinde müdürler birer dilenci misali hâli vakti yerinde velilerin kapısında. Eğitimle, öğretmenlerinin sıkıntıları ile uğraşması gereken müdürlerin kıymetli vakti heder oluyor. Aynı zamanda insanız. Hâli vakti yerinde veliler okulu donatırken, taleplerini de yaptırmada ilk sıraya geçiyorlar. Gene fırsat eşitsizliği, zengin çocuğu pohpohlanırken, gariban itilip kakılıyor. Her şeye devlet yetemiyor. Peki neden yerelleştirmiyoruz? Bu müşkül (zor) duruma Mustafa Şeker Hoca'mızın önerdiği fikir harika: Okulların fiziki ihtiyaçları belediyelere bırakılmalı. Okulumuza kim iyi bakarsa oyumuz ona olmalı değil mi? Fırsat eşitliği o kadar mühim ki sırf bu yüzden öğretmenlerin de başı ağrıyor. Veliler arasında ve hatta öğretmenlerin müdahil olduğu WhatsApp kavgaları cabası...
              Me'va A. Önyurt
 
ŞİİR
 
         Yiğit Abim Ahmet Koç’a
 
Burnumu çektim gözümü yumdum olmadı,
Beyhude uğraşlarım da unutturamadı,
Hüznüm sonunda sabrımı yakaladı,
Şimdi yaşları akıtsam mı bilemedim.
 
Adam gibi adam tam bir ağabeydin,
Herkese her zaman aynı mesafedeydin,
Birçok kez gözlerimdekini sen silmiştin,
Şimdi yaşlarımı akıtsam mı bilemedim.
 
Yüreğim amansız fokur fokur kaynıyor,
Şimşek kalp atışı gibi içerimde çakıyor,
Sular yükselmiş sabırsız gözüme üşüşüyor,
Şimdi onları salıversem mi bilemedim?
 
Gözlerimin önünde hayalin hep olacak,
Hasretin yüreğimde hiç solmayacak,
Bu kardeşin seni hep iyilikle anacak,
Şimdi yaşlarımı akıtabilir miyim bilemedim.
 
Git güzel abim, yiğit arkadaşım yolun açık olsun,
Efendimiz şefaatçin, melekler yoldaşın olsun,
Yüce Mevla’m Cennetine kabul buyursun,
İşte şimdi gözlerimdeki yaşlar sel olup coşsun.
 
                          Abdulhakim Birol Tuncer
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
Vücut kendi ilacını kendisi üretebilir mi?
Sağlık profesyonelleri bilir ki, reçete ile kullandığımız ilaçların çoğunu aslında vücudumuz sağlıklı iken kendisi üretmektedir. Doğuştan itibaren kalbimiz nasıl kendi kendine çalışıyorsa, akciğerimiz nasıl kirlenen kanımızı temizliyorsa; adrenalin gibi, kortizon gibi histamin gibi birçok ilacı da vücut kendi kendine üretiyor. Anlaşılması için bir iki örnek vermek gerekirse, ağlarken veya gülerken gözden akan yaşın, ağzımız sulandığında akan salgının, ağzımızdaki tükürüğün vb. kaynağı vücudumuz değil midir? Korktuğumuzda yüreğimizin ağıza gelmesi ve nabız atışının hızlanması, adrenalin denilen salgının anında salgılanması hep vücudun otokontrolü sayesindedir. Çünkü vücut, doğuştan itibaren bir bütün olarak kendi hayatiyetini devam ettirebilmesi için ne gerekiyorsa hepsini yapmaya muktedir bir varlık olarak yaratılmıştır. Dolayısıyla vücut, belirli sebeplerle (rahatsızlandığı için) aksatmak zorunda kaldığı ilaç üretimini, uygun bir tedaviyle kendine geldiğinde yine kendisi tekrar üretmeye muktedirdir. Dr. İsmail Maraş
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.