Çağrıya kulak vermek...

A -
A +
“Demokrasi bir hoşgörü ve uzlaşma rejimi olduğu içindir ki çağımızın en saygın yönetim biçimi olarak kabul görmüştür. Ancak demokrasi uygulanması zor bir rejimin de adıdır aynı zamanda. Çünkü demokrasinin en temel şartlarından bir tanesi dengedir. Kuvvetlerin bir denge içinde ahenkle hareket etmesi, demokrasinin işlemesi açısından hayati önem taşımaktadır.
Yasama yürütme ve yargı arasındaki dengeyi gözeten anlayış anayasa hukukunda kuvvetler ayrılığı olarak adlandırılmıştır. Konunun bu kısmı da çok önemlidir ancak yukarıda zikrettiğim bambaşka bir dengedir ve daha geniş bir kapsamda düşünülmelidir. Çok partili özgür bir toplum yapısında, devlet ve toplum arasındaki dengenin bozulması demokrasiyi çıkmazlara sürükler ve gün gelir demokrasi yaşayamaz duruma gelir. Bu makro dengeyi korumak aslında demokrasiyi korumakla eş değer bir davranıştır. Devlet ve toplum arasındaki ilişkiler; iktidar, muhalefet, basın, sivil toplum kuruluşları aracılığıyla biçimlenip şekillenir. Demokrasi bu öğeler arasındaki hoşgörü ve uzlaşmanın derecesine göre anlam kazanır.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan gelişmeler bugün, yukarıda içeriğinden bahsettiğim devlet ve toplum ilişkilerinde çeşitli hasarlara sebep olmuştur. Bu durumun sebepleri çeşit çeşittir. Şu an önemli olan mevcut hasarın bir an önce ortadan kaldırılması ve ilişkilerin tamir edilmesidir.
Cumhurbaşkanı’nın geçenlerde ifade ettiği “Türkiye İttifakı” bu bakımdan önem taşımaktadır. Sorumluluk sahibi olan herkesin, her türlü bölücü, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı söylemi terk ederek bu çağrıya kulak vermesi gerekmektedir. "Türkiye İttifakı", bütün ittifaklardan, siyasi parti çekişmesinden ve günlük tartışmalardan önemlidir, değerlidir.
Demokrasiyi içine düştüğü bu zor durumdan kurtarmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği önemli günlerden geçiyoruz. Umalım ki sağduyu galip gelsin ve Türkiye aydınlık bir yol üzerinde gelecek yolculuğunu sürdürsün.”
          Volkan Topalak
 
 
 
ŞİİR
 
                      Berât 
 
Geldi Şâban Ayı'nın, on beşinci gecesi,
Bir mübârek gece ki, ismi Berat Kandili,
Rabbine yalvaranın, yükselir derecesi,
Çünkü O'na dönenin, O'nu zikreder dili!
 
Şu kısa ömrümüze, kandil bereket katar,
Yılların kazancını, bir gecede alırız,
Kâlbler, böyle gecenin heyecanıyla atar,
Gafletle geçirirsek, hepten mahrum kalırız!
 
Bu gece amelimiz, Rabbimize sunulur,
Arz edilen günahla, yüzümüz kızarmaz mı?
Belki utancımızdan, affolmamız umulur,
O'nun rahmet denizi, bizleri de sarmaz mı?
 
Gecenin seherinde, Rabbim nidâ ediyor:
'Kim ihlâsla istiyor, onları bir göreyim,
Sizler için belki de, bu bir son fırsat' diyor;
'İsteyen kullarıma, hazinemden vereyim...
 
Berat'la Yüce Rabbim; Sen, berâtımızı ver,
Böylece, 'affolmuşlar' arasında olalım,
Ruhu teslim edince, sevince dönsün keder,
Dünyada, âhirette, saâdetle dolalım!
 
                                 Ramazan Çetin
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
Abdesti Bozan Şeyler
Şunlar abdesti bozar: 1- Önden ve arkadan çıkan şeyler. 2- Ağızdan çıkan kan, kay gibi necis şeyler. 3- Kan cerahat gibi deriden çıkanlar. 4- Uyumak. 5- Bayılmak, deli olmak, sar’a tutmak gibi durumlar. 6- Rükü ve secdeleri olan namazda kahkaha ile gülmek, namazı da, abdesti de bozar. Fakat çocuğun bozulmaz. Namazda tebessüm, namazı da, abdesti de bozmaz. Yanındakiler işitirse (kahkaha) denir. Kendi de işitmezse tebessüm denir. Abdest aldığını bilip sonra bozulduğunda şüphe ederse, abdesti var kabul edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şüphe ederse, abdest alması lâzım olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.