Kendin olmaktan bu kadar korkma

Herkesin bir parçası eksiktir kendi içinde. Bu parçanın yokluğunu belki yıllarca anlayamaz. Hayatındaki bu boşluk, bir eksiklik olarak görülmez yine de... Üzerinden zaman geçmedikçe kavrayamaz.

Tabular, şartlandırdığımız parçalar mıdır? Yoksa şartlandırıldıklarımız mı? Bu ikisi arasındaki farkı ararken hayatımız üzerinden ruhumuza, ne kadar oyun oynandığını görmekle başlarız ilk başta. Yavaş yavaş, ilmek ilmek bizi işleyen, bunu yaparken yüzümüze ayna tutan insancıklar, bu tabuların inşa edilmesinde ne gibi rol alırlar?

Her şeyi bir kenara koyduğumuzda, hatta hayatımızın ilk dönemlerine dönüş yaptığımızda, en temelde güven kelimesiyle karşılaşıyoruz. Bu güvenin, belki o zamanlardaki tanımı, "anne" kelimesidir. Bir çocuğa bu duyguyu ilk öğreten annedir. Onu hayatın tabularından daha en başlarda korumaya çalışan anne kişisinin ortaya koyduğu güvendir.

İnsancıklar diye tanımladığım şahıslar, daha sonraki zamanlarda bu güveni zehirleyecek, hayata tutunmaya daha yeni yeni başlayanların parçalarını, insafsızca ellerinden alacak, aldığı parçaların boşluklarını, tuttuğu aynalarla suratlarımıza vuracaklardır. Peki bunun ismi nedir? Kandırılmak mı, ya da güvenmeye çalışmak mı? 

Fakat doğurduğu sonuçlar, ruhumuzdaki eksikliklerin yapı taşlarını zedelemekle kalmaz, âdeta yok etmeye zemin hazırlar. Korkularımız, belki de utandıklarımızdır. Kimseye göstermek istemediğimiz yanlarımızın, parçaları alınan boşluklarıdır. İçimizdeki eksikliklerin en dibinde yatan güvensizliğin, avuçlarımıza bıraktığı sınırlardır. Ve biz bu sınırları aşamayız.

Aşamadığımız gibi kendi ruhumuzu da, çürütmekle kalırız.

İnsancıklar mı? Ah, işte onlar hep bir adım önümüzdedir. Bizden çaldıkları parçalarımızla, kendi dünyalarını inşa ederler. İçimizde açtıkları boşluklara ise tabularımızı mahkûm ederler.

Henüz bir şey yapmazsak eğer...

 

 

 

 

 

Bilmem sarılsam soğur mu içim?

Her atışında kalbimin

Kırılış sesini unutur mu nefesim?

 

Bilmem dindirir misin fırtınamı?

Yine sarar mısın pamuklara,

Ağlarken boğar mısın kahkahalara?

 

Bilmem tutar mısın ellerimden?

Birlikte kalkar mıyız ayağa,

Etrafımızda dönüp düşmek pahasına?

 

Bilmem inandırabilir misin?

Yeniden iyi insanların varlığına,

Güvenebilir miyim senin gibi onlara?

 

Bilmem siler misin gözyaşlarımı?

Düşmeden peçetenin kenarıyla,

Durur mu seller göz pınarımda?

 

Bilmem bulabilir miyim?

Benzerini yalan dünya da,

Kalbime düşen kar tanesi misin yoksa?

 

Bilmem yeter mi bu sözler,

Seni başkalarına anlatmama;

Eksiğim var inan bana…

 

 

 

 

Ramazanda iyi beslenmek kasları güçlendirmek için her keseye göre süper besinlere ne dersiniz? İşte bunlardan bazıları:

Yumurta: Kırmızı etten daha fazla proteini var. Badem: Kasların güçlenmesi için gerekli alfa-tokoferol bakımından zengin. Somon balığı: Yeni kaslar oluşturulmasını sağlayan proteinlerden normalden 2 kat daha fazla. Yoğurt: Kasların gelişmesi için gerekli olan karbonhidrat ve protein yoğurtta fazlasıyla mevcut. Kırmızı et: Kas oluşumu için vazgeçilmez olan çinko ve demir bulunuyor. Zeytinyağı: Kasların zayıflamasını, içindeki E vitaminiyle engelliyor. Su: Kasların %75'i sudan meydana geliyor. Kahve: Kafein kasları harekete geçirir.