Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti -2-

Türkiye ile sıcak, samimi ilişkileri olan birkaç devlet, başlangıçta KKTC devletini tanımış olsalar da, üzülerek belirtmeliyim ki, tanıma kararını geri çektiler. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti'nden başka hiçbir ülke, KKTC'yi tanımamaktadır.

O zamanlar tek kanallı olan TRT'de, Raif Rauf Denktaş'ın, KKTC kuruluş bildirisini okumasını, halkın sevinç gösterilerini bugün de hatırlamaktayım. Mücahitler grubunun lideri, defalarca adadan sürgün edilip gizli gizli adaya girmiş, küçük teknelerle adaya silah getirmiş, adadaki Türk halkı için kendi hayatını ortaya koymuş olan Raif Rauf Denktaş'ın KKTC kurucu devlet başkanı olması kadar doğal bir şey yoktu. Yıllarca KKTC Cumhurbaşkanlığı görevini başarıyla idame ettirdi.

KKTC’yi yalnız bir kez, 2015 yılında gezdim. Nüfus çok kalabalık değildir. Bir kısmı Türkiye ve dünyanın farklı farklı yerlerinden gelen üniversite öğrencilerinden müteşekkildir. Bir kısmı ise vatan hizmetini orada ifa eden askerlerimizdir.

Eski adı Krynea olan, belki de KKTC'nin en güzel şehri Girne ismini almıştır. Kalesi, İzmir Alsancak kordonu andıran güzel sahili, yat limanı ile eşi bulunmaz bir şehirdir. Yunanistan, Mega TV'de, Yunan millî marşını görüntülü olarak sunarken, maalesef Girne'yi kendi toprağı olarak göstermektedir.

Eski ismi Farmagusta olan Gazimağusa da deniz kenarında, küçük bir ticaret limanına sahip bir şehirdir. Uzaktan da olsa, devasa apartmanlarıyla dikkat çeken kapalı Maraş bölgesini, "Cesurum, geldim, aldım" yazısının bulunduğu şimdiki Gülseren Kışlasını görme şansım oldu. Eski adı Nicosia olan Lefkoşa'nın Girne kapısı bölgesinden giriş yapıp şehir merkezine yürüdüm. Osmanlı döneminden kalma hanlar ve camiler, yoğun ziyaretçi akınına uğramaktaydı. Şehirde huzurlu ve hareketli bir hayat vardı. Yeşil hat bölgesinde, ekmek büfesi tarzında bir kulübede askerlerimiz nöbet tutmakta idi. Bu noktadan Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne geçmek yasaktır. Ancak ne hikmetse Rum tarafından Türk tarafına geçiş serbesttir.

 

 

 

 

 

Yaza yaz diyorsun, âdem kışa kış!

Boş sözleri bırak, kendinle barış.

Bir kesere kulp ol, boş durma çalış.

Söyle helal midir, aldığın maaş?

 

Haçla hilâlde var, müthiş bir yarış

Kâfirden önde ol, en az bir karış

Yaza yaz diyorsun, âdem kışa kış!

Boş lafları bırak, kendinle yarış

 

Cankurtaran bilmek, zorunda dalış

İslam’ım diyorsan, namaza alış

Yaza yaz diyorsun, kızım kışa kış

Boş sözlerden vazgeç, kendinle barış.

 

Ehl-i sünnet yoldur, Cennet’e varış. 

İyice araştır, onlarla tanış.

Yaza yaz diyorsun, oğlum kışa kış!

Lakırdıyı bırak, kendinle barış...

 

 

 

Kayısı, içinde bolca lif bulunan meyvelerdendir. Kuru yemiş olarak da tüketildiği gibi özellikle ramazan aylarında kompostosu yapılır. Komposto bildiğiniz gibi meyvelerin veya kayısı gibi kuru meyvelerin şekerli su ile kaynatılarak elde edildiği millî içeceklerimizdendir. Komposto kelimesinin dilimize İtalyancadan geçtiği söylenir. Halk arasında yakın zamana kadar “kayısı hoşafı” denilmekteydi. Hoşaf kelimesi “erik hoşafı”, “elma hoşafı” gibi birçok meyvede kullanılmıştır. Hoşaf kelimesi de dilimize Farsçadan gelmiştir. “hoş-âb” yani parlak ve berrak su anlamındadır.

Kayısı kompostosu bol lifi sayesinde bağırsaklarımızı rahatlatır, yumuşatır. Bağırsak tembelliğini giderir. Vücutta bağırsak iyi çalışırsa sindirim sistemi rahatlar. Bu rahatlık vücudun yükünü alır. Kayısı antioksidan meyvelerdendir. Vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirirken kanser de dâhil birçok rahatsızlığa karşı vücudu zinde tutar. Mide ve bağırsaklardaki ülser benzeri yaralara iyi gelir. Safra kesesinin düzenli çalışmasına yardımcı olur. Karaciğer yetmezliğine karşı önemli destek sağlar. Sinir sistemini rahatlatır. İçerdiği vitaminler sayesinde cilde de parlaklık ve canlılık kazandırır.