Hissedebilmek

A -
A +
- Muhtacım sana ‘’hissedebilmek’’! - * Anlamak anne, hissetmek öksüz çocuktur! * * Gözleri görmeyen bir çocuk, sokakta oturuyormuş. Önündeki büyükçe bir kâğıt üzerinde şu yazıyormuş: "Ben körüm! Lütfen yardım edin!" * O sırada, oradan geçmekte olan bir adam, biraz bozuk parayı yere bırakmış. Tam gidecekken durmuş ve çocuğun önündeki kâğıdı bir şeyler yazmış. Kâğıdı herkesin okuyacağı şekilde koymuş ve gitmiş. Kısa bir süre içinde çocuğun önünde daha fazla para birikmeye başlamış. *Öğleden sonra kâğıttaki yazıyı değiştiren adam, geri gelmiş. Çocuk adamın yürüyüşünden ve sesinden onu tanımış: -Siz, sabah yazımı değiştiren kişisiniz değil mi? Siz gittikten sonra çok para toplandı. Söyler misiniz ne yazdınız oraya? Adam gülümsemiş: -Sadece, senin söylediğini farklı bir şekilde yazdım, o kadar… * Ne mi yazıyormuş kâğıtta? '' ''Bugün harika bir gün ve ben onu göremiyorum...'' *Tabii ki her iki yazı da okuyanlara çocuğun kör olduğunu söylüyor. İlk yazıyı insanlar anlıyorlar. Ama ikinci yazı, insanlara kör olmadıkları için ne kadar büyük nimet içinde olduklarını ''hissettiriyor''. * ''Hissetmek, anlamanın öksüz çocuğudur! O öksüzün elinden tutunuz!'' lütfen... Anneler öfkelidir şimdi misketini bırakma, çemberini çok köprüler geçilir, çöker can içinde can kopar... Bir başka rivayet de şöyledir… Zamanın birinde bir çocuğun annelik davası vardır. İki kadın da çocuğun kendisinin olduğunu söyleyerek mahkemeye müracaat eder. Hâkim her iki anneyi de dinler. Her iki anne de gözyaşları içinde çocuğun kendisinin olduğunu dile getirmektedir. DNA esprisi olmayan yıllardır. Ama hâkim şöyle bir çözüm bulur. Der ki: “Madem bu çocuğun annesi olduğunuzu ikiniz de bu kadar ısrar ediyorsunuz. Çocuğu ortadan ikiye sizlere pay edeceğiz.” Bu korkunç karar üzerine gerçek anne ileri atılır ve der ki: “Hayır ben iddiamdan vazgeçtim. Çocuğu ona verin!” Bunun üzerine hâkim gerçek annenin kim olduğunu anlar ve çocuğu “iddiadan vazgeçtim” diyen ve hisseden anneye verilmesine hükmeder. Hissetmek böyle bir şeydir… Rıdvan Üzel       ŞİİR   Bayram günleri   Bayram her yıldan yıla, ölüm her zaman için. İbadetin olmalı Allah’a aman için. Gülmeyi hak etmeli ağlanacak an için, Bekanın vatanında sonsuzca kalmak için.   Ecirlerle dolmalı yazılan defterimiz, İslam âlimleri olmalı rehberimiz. Altından köşkler olsa dünyadaki yerimiz, Atmalı bir kenara ukbâ’yı almak için.   Her duadan sonrayı yeterli bulmayalım, Harcayıp ecirleri eli boş kalmayalım, Ateş çukuru var ya, çıkılmaz çok ve yalım, Günah işlemeyelim oraya dalmak için.   Allah’ın ipi sağlam, hep ona sarılalım. Son menzile uçarak neş’e ile varalım. Dünyada tüm günaha düşmanca davranalım. Kör şeytanı kahredip kapılardan kovalım... Hüseyin Hilmi Levent – Tarsus       ENTERESAN BİLGİLER   KULAK: Hiç kendimize sorduk mu? Kulak sadece işitmek için midir? İnsanlar asırlardan beri kulakların sadece duymaktan sorumlu olduğunu düşünüyorlardı. Ancak bugün kulakların dengeden de sorumlu olduğunu biliyoruz. Yani hareket hâlindeyken veya hareketsizken denge sağlamak aynı zamanda kulağın merkezi bir görevidir. Kulak iki denge türünü kolaylaştırır: Bir kişinin yerçekiminin etkilerini hissetmesini sağlayan statik denge birde kişinin ivmeyi hissetmesini sağlayan dinamik denge. Yani iç kulak dengeden sorumludur. Ve daha enteresan olanı bu bilginin Kur'ân-ı kerimde de bildirildiğidir. Bugün bilimsel açıdan da artık iç kulağın denge organımız olduğu bilinmektedir. Burada yer alan kanallarda gözle görülemeyecek çok küçük kum tanesi gibi partiküller vardır. Darbe, uzun süreli yolculuklar, geçirilmiş üst solunum yolu enfeksiyonları gibi birçok nedenle bu kristaller yerinden oynayınca denge sistemini uyarırlar. Bazı kimselerde baş hareketlerinde bu kristaller yer değiştirince baş dönmesi atağı olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.