İnanç ve kültür savaşları

A -
A +
İnsanların söylem ve davranış biçimleri; inançlarına, kültürlerine ve atalarının karakterlerindeki kodlara göre şekillenip kolektif bir hayat tarzı hâline dönüşür. Bu hayat tarzlarıyla milletler dünyada tanınır ve anılırdı. Ancak bu durumun 21. yüzyılda teknolojinin öncüsü ve sahibi olan emperyalist ülkeler lehine değiştiği ve avantaj sağladığı muhakkak. Esasında gerçek şu ki; dünyayı yöneten sermaye sahiplerinin bu teknoloji sayesinde oluşturduğu kapitalizm kültürüyle insanların kimliklerini tekelleştirip inançta kültürde ve hayat tarzında tek tip insan profili oluşturarak sömürü düzenlerini devam ettirme arzularıdır. Maalesef bunu da başarmış gibi görünüyorlar. Bundan en fazla zarar gören ise İslam coğrafyasıdır. Bu coğrafyada yaşayan yaklaşık 1.7 milyar Müslümanın eylem söylem, giyim, kuşam, yeme ve içme gibi alışkanlıklarının nasıl dönüştürüldüğünü, beşerî ilişkilerdeki gayriahlaki zaaflarının nasıl yaygınlaştığını maddi ve manevi acı bedeller ödeyerek tecrübe ediyoruz.
Oysa atalarımızın kültüründe, insanlarla iletişim kurma yöntemleri beş duyu organıyla gerçekleşiyordu. Bu da bizi sağlıklı iletişim kuran insanlar hâline getiriyordu. Çağımızda yazılım ve program içeriği bize ait olmayan kitle iletişim araçlarıyla “sosyal medya” diye tabir ettiğimiz alanın içinde kurulan ilişkilerin hayatın gerçeğini yansıtmadığını bilmemiz gerekir. Ama maalesef biz bir türlü kendimiz olamadığımız için mutlu olamıyoruz. Klişeleşmiş sözlerin ''kes kopyala yapıştır gönder'' şeklindeki iletişim kurma yöntemlerinin ruhu olmadığını anlamamız gerekiyor. Biz neye üzüleceğimizin neye üzülmeyeceğimizin ya da neye sevinip neye sevinmeyeceğimizin bile muhakemesini yapamaz hâle gelmişiz.
Müminin hayat tarzı kendine has olmalıdır. Müminde dünya hayatı olduğu gibi ukba hayatı da vardır. Yememizle, içmemizle, giyinmemizle, çarşımızla, pazarımızla, siyasetimizle, sokağımızla, temizliğimizle, sağlığımızla, eğitimimizle, akrabalarımızla, komşularımızla velhasıl insan, hayvan ve tabiat ilişkilerimizle ilgili dinin emir ve yasaklarını kendimize ölçü edinerek yaşamalıyız.
               Güngör Ulusoy-İzmir
 
 
ŞİİR
 
     Sarıkamış
 
Sarıkamış Altınbulak
Soğanlı'yı biz ne bilek
Bizim uşak gökçek gezer
Ağca zıbın gara yelek
 
Yüzbaşılar binbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar
 
Gadasın aldığım Eşe
Tekerim dayandı daşa
Seferberliği durdurun
Elini öpem Enver Paşa
 
Aziziye baba yurdu
Kafkaslara tabya kurdu
Benim korkum Ruslar değil
Kara-kışa kurban verdi 
                     ''Anonim''
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
Damar sertliğine neler sebep olur?
Arterio skleroz (damar sertliği) denilen rahatsızlığın, zaman içinde nasıl geliştiğini bir su borusunun içinin nasıl zamanla dolduğunu örnek vererek gözümüzde canlandırmaya çalışabiliriz. Bunun vücutta nasıl oluştuğu henüz kesin bir sebep sonuç ilişkisi olarak ortaya konulamıyor. Bir genelleme yapılacak olursa, Hiperlipidemi (kanda yağ miktarının fazla olması) hâli, yani kolesterol, yüksek tansiyon, alkol almak, sigara içmek, şişmanlık gut hastalığı şeker hastalığı frengi, dengesiz ve yanlış beslenme karaciğer yetersizliği, aşırı hareketsizlik, sinir bozuklukları vs. damar sertliğinde akla gelecek sebepler arasındadır.
Damar sertliği, sadece kalp damarlarını değil, beyin böbrek ve çevre damarlarını da ilgilendirir. Enfarktüs vakalarının meydana çıkmasında rol sahibidir. Beyin trombozu, yani beyne giden kan damarlarının pıhtı veya kolesterol plakları oluşarak tıkanmasının sebebi damar sertliğidir. Beyin kanamasının başlıca nedenlerinden biridir. Bacak kangrenlerinin büyük bir bölümünde sebep yine damar sertliğidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.